Pekin'e indiğimizde göz gözü görmüyordu.
Tepemizde tuhaf mı tuhaf boz bir güneş, hızla geçtiğimiz caddelerde kesif bir toz bulutu. Çoluk-çocuk herkes maskeyle dolaşıyor. Şaşkınlığımız gören Tarık (Çinli mihmandarımızın Türkçe adı) o gün kentteki hava kirliliği oranının tehlike sınırın 40 kat aştığını ve 'turuncu alarm' verildiğini söyledi.
Çin'e ilk kez 96'da gitmiştim.
Ülkeyi bilen ve CHP heyetiyle yeniden gideceğimi söylediğim dostlar, gelirken 'muazzam bir fark göreceğimden' emindi. Haklı çıktılar. Büyüme, Çin'in başkentine öncelikle, muazzam bir hava kirliliği olarak yansımış. Kömür, kullanılan enerjini yüzde 75'ine karşılık geliyor.
ALIŞVERİŞ SİNİR TESTİ DEMEK
Çin'deki muazzam değişimin dışarıdan gelenlere dönük ikinci sonucu, alışverişte gösteriyor kendisini. Küçücük bir hediyelik objeyi satın alma çabası dahi, sinir sistemlerinin dayanıklılığını zorlayacak esaslı imtihana dönüşüyor. Bu şehirde satın alacağınız şeyin gerçek bedelin ne olduğunu öğrenmeniz asla mümkün değil. Elden ele (ritüel gereği ve tamamen mecburen) dolaşan hesap makinesiyle dakikalar kaybettikten sonra öğrendiğinizi sandığınız tutar, size sadece tahammül eşiğiniz hakkında fikir verir, malın değeri konusunda değil. Ve maalesef bu da muazzam bir güven kaybı anlamına geliyor...
YILAN YILI BAŞLIYOR
Pekin'de kendisini hissettiren tek şey hava kirliliği değil. Çin takvimine göre şubatta Yılan Yılı başlıyormuş.. Aynı zamanda bahar şenlikleriyle bir arada kutlandığı için şehrin pek çok yerinde karşınıza çıkan rengarenk çiçekler, özel süslemelere kış ortasında insanın içini açıyor.
PARA KARŞILIĞI SERTİFİKA
Kılıçdaroğlu'nun Pekin'deki programının son günü Çin Seddi'ne ayrılmıştı. Ne var ki, tüm iyiniyetli çabalara karşın kendisiyle orada buluşmamız kısmet olmadı. Biraz koordinasyon biraz da Çin bürokrasisi diyelim. Kılıçdaroğlu da fazla kalmamış zaten. Sonra bizler gözümüzü karartıp, biraz tırmanalım dediysek de aşırı soğuk ve buzlanma gözümüzü korkuttu, fazla yol almamızı engelledi. Yolumuz kesen kadınların satmak için epeyi uğraştığı 'Çin Seddi'ni aştığımız gösterir' sertifikalara hiç yüz vermedik (!) Yine de buz tutmuş basamaklar üzerinde neşe içindeki çocuklarla karşılaşmak eğlenceliydi.
KİM O MAOCU VEKİL
Kılıçdaroğlu ile Şanghay'a yola çıkmadan önce ayaküstü sohbet ettik. Yasak şehirde bir km boyunca yürüdüğünü ve etkileyici olduğunu söyledi. Bir arkadaşımız 'Mao'nun anıt mezarını ziyaret ettiniz mi?' diye sordu. O da 'Muharrem (İnce) çok istedi ama zamanımız olmadığı için edemedik.' Dedi ve gülerek ekledi: 'Aramızda da bir Maocu arkadaşımız var zaten.'
Bugün Pekin'den Şanghay'a geçiyoruz. Bu kadar çok meridyen aşmak, sadece bünyeleri değil, bazen gerçeklik algısını da zorluyor. Neyse... Bu, başka bir oturumun konusu. Bitirirken Şolohov'un unutulmaz romanına bir selam göndereyim bari: Durgun akıyor bu seyahatte zaman. Yarın görüşmek üzere.