AK Parti'nin TBMM'deki sandalye sayısı 326.
MHP'nin, 51. Ancak Engin Alan'ın tutukluluğu sebebiyle, Meclis faaliyetlerine katılan vekil sayısı 50. Toplayınca 376 ediyor.
'TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi görevlendirilmesi' tezkeresi, Meclis Genel Kurulu'nda 320 oyla kabul edildi.
MHP, tezkere oylamasında 'taraftar' olacağını sabah saatlerinde ilan etmişti.
Hal böyleyken kabul oylarının, AK Parti vekil sayısının bile altında çıkması, tezkerenin öncelikle iktidar partisi tabanında güçlü destek bulmadığını anlatıyor.
Parlamento muhabirimiz Ebru Toktar Çekiç, AK Parti'den 33 vekilin katılmadığını yazdı. 3'ü raporlu, 5'i Darbeleri Araştırma Komisyonu'nda görevli, 25 vekil ise mazeret bildirmiş.
Mazeretli vekiller, sınır komşusu altı şehirden çıkarsa şaşmayın: Suriye'deki iç savaş ve bozulan ilişkilerin her açıdan mutsuz ettiği Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak milletvekillerinin gönlünün hiç rahat olmadığını biliyoruz.
Öte yandan; çıkarın salonda bulunmayan 33 vekili, 326'dan: 293.
Toplayın MHP'nin vekil sayısı olan 50'yle: Eder 343.
Kabul oyu sayısının 320 olduğunu dikkate aldığımızda; görevli, raporlu, mazeretliler dışındaki AK Parti'li vekillerin katılımında dahi (tümünün kabul oyu verip vermediğini de bilemiyoruz) bu kez MHP kanadında bir 'eksiklik' okunuyor.
Ret ya da mazeret seçeneklerinden hangisinin payı nedir; kesin bilgi yok. Ancak net görünen; MHP'li 50 vekilin tamamının salona gelip kabul oyu kullanmadığı.
BELİRSİZ İFADE TEREDDÜT GETİRDİ
Oylamaya yansıyan isteksizliğin diğer nedeni, tezkere metnindeki hukuki belirsizlik oldu.
Gizli oturum öncesinde CHP milletvekili Muharrem İnce, tezkerede talep edilen yetkiyle, 'istenirse Cihan Harbi bile yapılacağı'nı söyledi.
Gerçek niyet bu olmayabilir, ama metin okunduğunda, bir tuhaflık olduğu açık. Evet; Suriye Arap Cumhuriyeti'nin yürüttüğü askeri harekat kapsamındaki saldırgan eylemler gerekçe gösteriliyor.
Ama Meclis'ten izin istenen son bölümde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gönderileceği adres hem belirsiz, hem çoğul: 'Yabancı ülkeler'.
Bu durumda neden münhasıran Suriye denmiyor, neden çoğul bir ifade kullanılıyor soruları meşrudur. Gerçi, AK Parti kurmayları bu ifadenin Anayasa'ya uygun olduğunu açıkladı; 'Üst kısımda Suriye yazarken, başka ülkelere askeri güç göndermenin mümkün olmadığını, bunun böyle yorumlanamayacağı' belirtildi.
Doğru dönüp 92. Madde'ye baktığınızda da 'yabancı ülkeler' ibaresi gerçekten var. Ama rahatlatmıyor işte.
Zira 'yabancı ülkeler'le kalmayıp bir de 'hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla' demişsiniz.
Böyle bir ifadenin, sonsuz, sınırsız, uçsuz bucaksız korkutucu bir yetki algısı doğurmaması mümkün mü?
Adını yazmamı istemeyen bir kaynağım, kafa karışıklığı yaratan bu durumun, tezkere metninin kriz saatlerinde çok acele hazırlanmasından kaynaklandığını belirtti.
İkna edici bulmadım. Oylama sonuçları bu konuda yalnız olmadığımı gösterdi.