Geçtiğimiz günlerde Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan “2018 Genel Nüfusta Tütün, Alkol ve Madde Kullanımına Yönelik Tutum ve Davranış” araştırması kamuoyuyla paylaşıldı.
Bu hafta köşemde araştırmanın tütünle alakalı kısmını değerlendirmek istiyorum.
Araştırmada Katılımcıların %47’si (20.101 kişi) hayatında en az bir kere sigara, puro, pipo, nargile vb. bir tütün ürününü kullandığını ifade etmiştir. Erkeklerde bu oran %61,9 iken kadınlarda %32,2’dir. Tütün ürününü ilk kez deneme yaşı ortalaması 17,85 olarak ölçülmüştür.
Genel Nüfusun %70’i sigara kullanmayı hiç hoş görmezken, %75,2’si “ağır risk” olarak tanımlamıştır. Yani sigara kullanmayı hoş görmememize ve ağır risk olduğunu bilmemize rağmen kullanmaya devam ediyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programı Sorumlusu Doç. Dr. Toker Ergüder bu durumu “DİKKAT tütün kullanma oranlarında ne yazık ki 1990 lı yıllara döndük!!! Tütün endüstrisi tüm emekleri boşa çıkardı.” Sözleriyle gelinen noktayı özetlemektedir.
2002 yılından itibaren ülkemizde tütün tüketimine karşı çok ciddi bir seferberlik başlatıldı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek liderliği ve kattığı ivme ile kamuoyunda “Dumansız Hava Sahası Yasası” olarak bilinen uygulamanın dayanağı olan 5727 sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 03 Ocak 2008 tarihinde TBMM’de kabul edildi. Yasanın yürürlüğe girmesi ile Türkiye’de tütün tüketimi %27’lere kadar düştü. Tüketim azaldıkça akciğer ve diğer kanser türlerinden ölümler, kalp damar hastalıklarından ölümler, felçler, tütünle ilişkili tüm hastalıklar ve zararlar zaman içerisinde ciddi oranlarda azalma eğilimine girdi.
Ne yazık ki 2014 yılından itibaren Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi Kanunu’nun uygulamasında gevşeme olduğuna, halka açık bazı sosyal alanlarda bu yasaya uyulmadığına tanık oluyoruz.
Kamu hizmet binaları, eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor gibi pek çok tütün kullanımının yasak olduğu alanlarda yasaya uyulmadığı şikayetleriyle karşılaşıyor, bazen de bizzat tanık oluyoruz. Bazı yerlerde yasanın uygulayıcısı ve denetleyicileri bile yasayı delmekte veya görmezden gelmektedir.
Yasanın uygulanmadığı yerlere bakarsanız maalesef adliyeler ve emniyet binalarının başı çektiğini görürsünüz.
Şu temenniyi dillendirmek abartı olmaz diye düşünüyorum: İnşallah adliyeler ve emniyet birimleri başta olmak üzere tüm resmi binalar kır dağın başındaki kahvehaneler kadar dumansız olurlar. Yasaya, uygulaması gerekenlerin sahip çıkması gerekmektedir. Ortada maalesef bir hukuk tanımazlık söz konusudur. Yasayla cezası belirlenen mücadelenin uygulanması için adliye, polis, valilikler, kaymakamlıklar, sağlık kuruluşları ve duyarlı vatandaşlarımız ülkemizin sağlıklı yarınlarını düşünerek amasız, lakinsiz, fakatsız harekete geçmelidirler.
Ülke olarak tütüne karşı başlattığımız bu savaşta mevzi kaybetmeye asla tahammülümüz yoktur. Hiç kimse o eski dumanlı ve karanlık günlere dönmeyi istememektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tütünle mücadeleye yeni bir ivme kazandıracağını bilmekteyiz. Tütünle mücadelede başarısı ispatlanmış yöntemlerle (yüksek fiyat politikası, vergiler, reklam ve tanıtımların engellenmesi, tüketicinin bilgilendirilmesi, sigara içme alanlarının kısıtlanması, sigara bırakmanın özendirilmesi, kaçakçılıkla mücadele …) bu illeti gündemimizden geri dönmemek üzere çıkartmalıyız. Yarınlarından emin, sağlıklı ve mutlu bir gelecek için buna mecburuz.
MERAK EDİYORUM:
Gazeteci Kaşıkçı olayını kim yaptırdı?
ABD, bu olay sayesinde Türkiye ile ilişkileri bozulacak olan Suudi Arabistan’ın daha güvensiz hale geldiğine toplumu inandırıp, onları yalnızlaştırarak “koruma ve kollama” maliyetini ve dolayısıyla ABD’ye ödemek zorunda oldukları diyeti daha da artırmak mı istiyor?
Sağlık ve afiyet içinde kalınız.