Aramızda elbette ‘istisnalar’ var; fakat ‘imtiyazlı’ olanlar çok daha fazla!
‘İstisnalar’ı ve ‘imtiyazlılar’ı bir kenara bırakırsak, yüzümüzü denize dönemiyoruz.
Sahillerimiz talan edilmiş, ‘imtiyazlılar’ın işgali altında!
‘Kitabın ortasından’ konuşuyorum; çocukluğumdan itibaren bu talanın yakın tanığıyım.
Bu yazıyı, Türkiye’nin tartışmasız en güzel koylarından birinde yazıyorum.
İtiraf edeyim; aslında ben de ‘istisna’yım.
Üç aydır günü, gecesi; cumartesi, pazarı olmayan bir iş temposundan sonra, kendimi birkaç günlüğüne bir deniz kıyısına attım.
Deniz ve ben
Hayatımda özel bir yeri var denizin; bir sahil kasabasında, Hereke’de doğmuşum.
Daha ortaokulda iken ‘denizci’, ‘yelkenci’ydim.
1974 yazıydı, Ayvalık’ta Türkiye Şampiyonası’nda yarışıyordum.
O günlerden itibaren yelken kulübü olan bütün sahil şehirlerimizi, hem de denizden gördüm, gezdim.
Yurtdışına ilk çıkışım, 1978’de, Yelken Milli Takımı’yla oldu.
Sonrasında, yurtdışında yaşadığım yıllarda yelken ve deniz tutkusu devam etti.
Avustralya’nın ülke tanıtım reklamlarını hatırlıyorum.
Yan yana ve neredeyse birbirinin aynısı üç ayrı sahil fotoğrafı.
Geçmişe, günümüze ve geleceğe ait aynı açıdan, aynı koyu görüyorsunuz.
İlki nostaljik, ikincisi realistik, üçüncüsü ise elbette tasarlanmış bir çalışma.
Fotoğrafların altında bir slogan: “Dün böyleydi, bugün aynı ve yarın da aynı kalacak!”
Eğri oturup, doğru konuşalım: Herhangi bir sahilimizde böyle bir çalışmayı deneyebilir miydik?
Bayram müjdesi
Bayram tatilinde, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı tekneyle sahil keşfine çıkmış görünce, inanılmaz umutlandım ve inandım.
Yöneticilikte hızlı ama doğru karar vermek çok önemlidir.
Başbakan Erdoğan’ın bu tarafı bilinir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar ise tam bir görev adamıdır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, Başbakan Erdoğan’ın ekibinde birlikte çalıştığımız günlerden bilirim.
Bu nedenle, inanıyorum ki, bu ülkemiz için bir bayram müjdesidir.
Ve bir iğrençlik
Yeri gelmişken, değinmeden geçmeyeceğim.
Başbakan Erdoğan bu çok özel çalışmayla meşgulken, İstanbul’da bir hastanede tedavi gördüğü yazıldı.
Bayram namazını Başbakan Erdoğan ile kıldık.
‘Kayboldu’ diye haber uydurulduğu günlerde, Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in önerdiği gibi, farklı işler yaparak dinlendiğinden haberdardım. Hastalığı ve bayram günlerindeki tedavisine dair uydurulanlara gelince, tekrarlamaktan hicap ediyorum.
İğrençti.
Sahiller halka açılmalı
Sahillerimizi, en ince ayrıntısıyla hem de denizden iki yazar anlatır: Sadun Boro ve Rod Heikell.
Boro’yu tüm Türkiye tanır, denizcilik denilince, Türkiye’de yaşayanlar arasında hakkı teslim edilmesi gereken ilk isim kesinlikle odur.
Elimin altında onların yazdığı kitaplar, 45 feet’lik bir yelkenlinin kaptanı olarak İstanbul’dan Antalya’ya uzanan bir aylık bir deniz yolculuğu yaptım.
Yolculuk, TRT adına ‘Denizce’ programı için yapıldı, 13 bölüm olarak yayımlandı ve çok da beğenildi.
O zaman, bir kez daha emin oldum ki, bu ülke yüzünü denize çevirmek zorunda.
Başbakan Erdoğan ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın o teknedeki fotoğrafını görünce, çok umutlandım.
Sıranın artık ‘imtiyazlılar’a geldiğini, sahillerin kaçak yapılardan arındırılarak halka açılacağını duymak yetti bana.
İnanıyorum ki, bu umudum da boşa çıkmayacak.