SAMSUN
"Büyük başlangıçların şehrindeyiz."
Samsun mitinginde, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan sözlerine böyle başladı.
Yazdıklarımı takip edenler biliyor olmalılar.
Muhalefetin Çatı Adayı "Yedi Düvel" tarafından fısıldanan bir aday tavrında diye yazmıştım.
Ortaya çıkışından, sonraki söylemlerine varıncaya kadar her şey yazdıklarımı bir bir doğruluyor.
Dışarda herkesle ilgisi olan ve sadece milletle ilgisi neredeyse olmayan bir adayla başladı CHP-MHP İttifakı.
Ve böyle devam ediyor.
Adeta, Nasreddin Hoca'nın o bildiğiniz fıkrasında olduğu gibi...
Hani, yerde bir şeyler aradığını gördükleri Hoca'ya neyi kaybettiğini sorarlar.
O da, kaybettiği yüzüğünü aradığını söyler.
Tam nerede kaybettiğini sorduklarında, "Kaybettiğim yer evin bodrumu ama çok karanlık olduğu için ben burada arıyorum!"
Aradığınızı kaybettiğiniz yerde bulabilirsiniz ancak.
10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanlığı Seçimleri yapılacak.
Ve milletin oyu ile 12. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz.
Hal böyle olunca, seçilen isim "Başkanımız" olacak.
Cumhur'un Başkan'ı.
Bu kadar milletten kopuk, bu kadar millete saygısız olmayın.
Bugünkü sözleriniz, yarın sizi milletten iyice koparır.
Sandığa yani millete biraz olsun saygınız olsun.
Bu kampanyayı hakaretler üzerine bina etmeyin.
Siz de millete, sadece millete gidin ve saygı içinde sonucu bekleyin.
Çıkınca da başımız üstüne diyerek, alın ve kabul edin.
Bu satırları Samsun'da, 95 yıl önce ilk adımın atıldığı yerde yazıyorum.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşısındaki cephenin millete yabancı ve gayrımilli duruşunun tam tersi bir duruş sergiliyor.
Öncelikle başladığı yer son derece manidar.
Samsun'da, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ayak bastığı Tütün İskelesi'nin açıldığı Cumhuriyet Meydanı'nda ve milletle beraber.
Yine meydan hıncahınç dolu.
Ve yine meydan coşkulu.
Millet % 69 oranında bir oy çoğunluğu ile artık Cumhurbaşkanını kendisinin seçme talebini karar altına aldırmıştı.
Şimdi yine millet ne bilir diye tepeden bakmacılar çıktı karşısına.
Millete değer verseler, onun tanıdığı, bildiği bir isim ile çıkarlar.
Hayır, yine milletin değil, uluslararası bazı çevrelerin iyi tanıdığı bir isim var ittifaklarında.
Neden?
Anlaşılır gibi değil.
Siz sürekli neden hezimet peşindesiniz ki?
Hiç olmazsa bir tek sefer sizi milletin yanında göremeyecek miyiz?
Bugüne kadar derdiniz, hep millete bir şeyler dayatmak oldu.
Hala devam ediyorsunuz.
Partinizin Meclis grubunun bile üzerinde ittifak edemediği, daha da öncesi tanımadığı bir adaya millet niye oy versin?
Bırakın artık şu statükoyu, düzeni koruma refleksini.
Sokağa çıkın, millete gidin.
Millet değişim istiyor.
Kendisine dayatılan kalıpları kabul etmiyor.
Ve bunun da hazzını tattı bir kere.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan, millete olmaz sanılanların olabileceğini gösterdi.
Bugüne kadar yaptıkları, milletin nezdinde onun geleceğe dair söylemine de teminat oluyor.
Açıkça söylüyor.
İcranın içinde, onu sonuna kadar takip eden, halkın seçtiği Başbakan ile ülkeyi birlikte yönetecek bir "Başkan" olacağını anlatıyor.
Türkiye'nin tam da buna ihtiyacı var.
Çevremiz tam bir ateş çemberi.
Türkiye, ancak güçlü bir liderlik ile 12 yıldır devam eden başarılı çizgisini koruyup geliştirecektir.
Yoksa, kokmaz bulaşmaz, risk almaktan korkan, kararsız ve çekingen, korkak bir politika çizgisi bizi yine geldiğimiz yere götürecektir.
Milletimiz dünü iyi biliyor.
Ve son 12 yılda kazandıklarını kaybetmek istemiyor.
Bu nedenle de, sizin inmeye cesaret ya da tenezzül etmediğiniz yerden bir adam istiyor.
Kendinden bir adam istiyor.
Size de bunu her eline fırsat geçtiğinde anlatıyor.
Anlamıyorsunuz.
Yazdıklarım sizi kızdırmasın.
Şöyle bir sahneye, sahnenin karşısındaki insan seline bakıyorum.
Ve diyorum ki:
Göreceksiniz, 10 Ağustos'ta, ne demek istediğimi, bu büyük millet bir kez daha anlatacak.