Ayşenur Arslan alınmasın. Onun programını başarılı buluyoruz. Bugün kolaya kaçtık ve başlığımızda kullandık. Tabi” ters-yüz ederek. Dün baktık 'Yenilenen Star'a büyük ilgi. Net satış 170 bin 112' yazmışlar. Alıcılar arasında biz de varız. Çünkü, bir marketler zincirinin kasa çıkışında tomarla, beleş. Gelelim gözlemlerimize. Şekil olarak iyi, renk seçiminde yanlış başladılar. İlk gün elimize aldığımızda mavinin hakimiyetini gördük. Yani, genel boya kullanımında mavi renk, kırmızıyı geçmişti. Başlığa 'Zaman'ı yapıştırsanız, kimse fark etmez. Hatadan çabuk döndüler. Hiç olmazsa iç sayfaların kuşaklarında gri tonlar arttı, 'Türbe yeşili' çoğaldı. 'Taklit azaldı' diyebiliriz.
...
Tony Karon, Gideon Levy gibi uluslararası yazarların köşeleri yalın. Adamların esprileri hiç mi yok? Ustamız Mithat Perin 'Çeviri yapanların, Türkçe'yi iyi bilmeleri, aynı şekilde kullanmaları gerekir' derdi. İşte bu uyarı önemli. Gelelim yakın dönemin büyük hatasına -Perşembe-. Manşet haberin alt başlığına dikkat; 'Katil zanlısı Abdullah Uçmak yakalandı'. Şimdi soruyoruz, Tanrı gecinden versin, 'İbrahim Tatlıses öldü mü' de, Uçmak katil zanlısı oldu? Görseldekileri uyarırken, Genel Yayın Müdürü başta tüm editoryali unutmuyoruz. Yine de hamlenin hayırlı olmasını diliyoruz.
***
beşN birK'da izlediğimiz Serdar Turgut için kalem oynatmak ihtiyacı hissettik. Ekrandaki görevleri askıya alınan, eski genel yayın müdürümüz, HaberTürk'teki köşesinde iyi iş yaptı. AKŞAM'da göreve başladığı gün geçirdiği beyin kanamasını ve sonraki tedavi evrelerini uzun uzun anlattı. İbo'ya bu kez ekran yoluyla 'Öğütler verdi'. Tabi”, izlenemedi. Kendi azmini anlattı. Fakat, sırf 'El yıkama hastalığı' yüzünden WC'ye gidip, tuvalette onu ayakları yukarıda, başı aşağıda bulandan hiç söz etmedi. Ağzı ve boğazına dolmuş köpükleri temizleyen, yardım çağrısı yapanı niye hatırlamadı? Bu zat, ambulans ve doktor isterken 'Aman donanımsız araç gelmesin. Beyin kanaması var. Mutlaka uzman doktor şart'ı ısrarla vurgulamıştı. Ekip gelene kadar tesisteki tüm buzları toplayıp, kafasına yerleştirmişti. Önce Tanrı, sonra ilk müdahaleyle başlayan tedavi önemli. Peki, Serdar Turgut'un kurtulup, bugünlere gelmesinde katkısı olan şahsın hiç mi önemi yok? Üstüne üstlük, bu köşe yazarını merhum Şakir Süter'le birlikte uzaklaştırma çabasına ne diyeceğiz? Bu işleri tezgahlarken, iki kişinin, 'Onu öyle bıraksaydın. Kapıya arıza nedeniyle kapalıdır, kağıdı yapıştırsaydın. Bunlar olmazdı' esprisini eklemeyi unutmayalım. Haaa, hayatını borçlu olduğu kimse seri ameliyatlar geçirirken, bir telefon kaldırmayan, iki satır e-posta yollamayan yine Serdar Turgut. Sanırız 'Kovma zevki' yarım kaldığı için kinliydi.
***
Aydın Boysan da Cüneyt Özdemir'in konuğu oldu. Dünya Tatlısı Ağabeyimiz uzay romanı yazdı; 'Yıldızlardan Bile Uzaklarda'. Kitap çok renkli. Öykünün kahramanı yedi kişi, uzaydan gelenlerce kaçırılıyor. Hem de nereden biliyor musunuz? Meyhaneden. Rakı sofrasından. Büyüğümüze böyle bir kurgu yakışırdı. '100 Yaşında doğuran kadınlar' bile var. Demek ki, o yaştaki erkekler de faal. 'Samatyalı Bıçkın Üstadımıza', uzun ömür diliyoruz. Yeniden baba oluncaya kadar...