Bakmayın siz Katoliklerin Babalar Günü yorumuna. Onlar Hz. İsa'nın babası anısına mart ayının 19'unu 'Saint Joseph Günü' adıyla hatırlarlar. Oysa, bizi etkileyen öykünün kaynağı Amerika'dan. William Smart, eşini kaybettiğinde tam 5 çocukla başbaşa kalmıştır. Yakınlarının 'Yeniden evlen' baskılarına rağmen bunu yapmaz. Kafasına 'Üvey anne kabusu' takılıp kalır. Yıllar yılı koca çiftliği tek başına çekip çevirir. Evlatlarını da hiç ihmal etmez. İnsanüstü çaba gösterir. Hepsini eğitir, hatta büyüklerini evlendirir. Bu çocuklardan Dodd -John Dowdy Smart- bir Anneler Günü'nde 'Niye benim babam böylesine onurlandırılmıyor?' diye kendine sorar. O andan itibaren tüm zamanını bu işi gerçekleştirmeye ayırır. Olağanüstü kampanya yapar. Sonunda ne tesadüf ki bu yıla da denk geldi, 19 Haziran 1910 tarihinde ilk Babalar Günü kutlanır. Yer ise Washington'un Spokane kentidir. Daha sonra diğer eyaletlere yayılır. Resmiyet kazanması 1924 yılında gerçekleşir. Dönemin ABD Başkanı Calvin Coolige'in desteği bunda büyük etkendir. 1966'ya gelindiğinde o yılların başkanı Johnson, Babalar Günü'nü resmen tanıyan bildiriyi yayınlar. İlginç olan Türkiye'de de bu tarihten hemen sonra hatırlanmaya başlanması. Hele 1980 sonrası, 'Babaların felaket dönemi' açıldı. Çoluk çocuk
ailenin tüm bireyleri hediye alma yarışına giriştiler. Tüketim endüstrisinin pompalamasıyla ödemeler yine 'Hatırlananın cebinden çıkmaya başladı'. Olsun siz yine hayattaysa babanızın en azından elini öpün. Hatırını sormayı unutmayın. Vefat etmiş ise bir Fatiha yeterlidir.
...
Gelelim Cavit Ayeri'ye. Bizi harmanlayan ikilinin diğer ayağına. Annemizin tam tersi yapıdaydı. Şaşıracaksınız 'Bir fiskesini dahi yemedik'. Çok kızdığı zaman menekşe gözleri çakmak çakmak bakardı. Gerekli gereksiz her isteğimize evet derdi. Hayatı devlet kademesinde çeşitli görevlerde geçti. Daha okuma yazmayı yeni öğrendiğimizde yanı başımızda zengin kütüphane bulduk. Batı Edebiyatı'nın tamamı vardı. Halide Edip Adıvar, H. R. Gürpınar, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun eserleri aynı raftaydı. Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ve Nihal Atsız'ınkiler yanyanaydı. Üç Silahşörler, Lükres Borgia'lar, İhtiyar Adam ve Deniz'leri babamızdan öğrendik. Türk Müziğini akşam sofralarında onunla ezberledik. Kürdili Hicazkar makamını baştacı yapmamızda etkendir. Aruz veznini, pek çok şiiri öğretti. Ne mutlu bize ki tüm aile büyüklerimiz gibi hayata kollarımızda veda etti. Yaşarken kimseyi kırmadı. Üzmedi. Hakk'a huzurla yürüdü. Tanıyanların Cavit Baba'sına senede bir gün değil, her zaman dua ediyoruz. Anatole France'ın şu sözleri aklımızdan hiç çıkmaz:
'Babanın erdemleri,
Çocukların servetidir.'
...
ÖNEMLİ NOT: Bankalar başta, pek çok kuruluşun 'Babanızı unutmayın. Alacağınız hediyede 4 taksit bizden' gibi mesajları ters tepmekte. Babasını kaybetmiş olanların küfürleri bize kadar geldiğine göre, sanırız gerekli yerlere de ulaşmakta. Bu tür kampanyaları düzenleyenlere saygıyla! iletiyoruz... Unutmadan babamızın son adresini verelim.
Armağanları oraya yollasınlar; 'Ada 8, Parsel 10-Edirnekapı Şehitliği'.