Partizan’a karşı, ilk 2 periyotta, F.Bahçe’nin o baş döndüren hızlı hücumlarından eser yoktu. Hiç mi, hızlı gitmediler? Gittiler tabii! Ama Partizan savunma duvarına çarpıp-çarpıp döndüler. Obra döneminden bu yana, Partizan genelde sert savunmasıyla tanınır. Sert Sırp savunması, ilk iki periyotta, çok caydırıcıydı. F.Bahçe 25-17 ile 8 ribaunt fark yiyince, bu fark skora da yansıdı. Öyle ki, fark 15 dakikada 11’e çıktı. Bu farkı getiren; öncelikle sert savunmaları, sonra da hücum ribaundu zenginlikleriydi. Savunmamız, Partizan’ın çemberimizden dönen şutlarında aciz kalıp, devre sonuna kadar tam 11 hücum ribaundu verince, bunları toplayıp-toplayıp baskete çeviren Sırplar böylece, ilk 3 maçta ‘Yenilmez Armada’ya dönüşen F.Bahçe’yi devirme sinyalleri veriyordu.
F.Bahçe son 2 periyotta, ‘Terminatör’ kimliğine büründü. Savunma gittikçe yardımlaşmalı ve sert bir hal aldı! Bu defa Partizan hücumları körelmeye başladı. F.Bahçe ve Efes’te de forma giymiş olan bizim Kinsey, Lavergne ve Westermann skor üretip, çabalasa da çaresiz çabalardı. Ani, hızlı hücumlarımız Partizan savunmasının yerleşmesine izin vermeden basketleri patlatınca, skor hakimiyetini yakalamak hiç de zor olmadı. McCalebb, Bjelica, Kenan, Emir ve Bogdan olmak üzere tam 5 oyuncumuz sayı olup yağdı ve çift hanelere ulaştılar. Vidmar ve Zoric de boyalı alandan skor üretince, Partizan’ın ‘İki periyotluk saltanatı’ sona erdi. Kanarya, grupta 4’te 4 yaptı. Bunu son 2 periyottaki müthiş savunması ve hücumda 20/35 ile 57’ye yükselttiği ikilik şut isabeti ve özellikle, ‘Boyalı alan madenini’ iyi değerlendirmesiyle başardı. Üstelik, maç boyu 19 hücum ribaundu verip, 39-30 ile 9 ribaunt fark yemesine rağmen. ‘Obra ve Askerleri’ bir kaleyi daha fethetti! Bravo!.. Bravo!..