Bu şampiyonada, 3. periyotları çok sevdim. Çünkü ‘Periler bir maç hariç, rakibi hep bu periyotlarda yamulttu!
Dün de öyle oldu. İlk iki periyotta, Sırplara hakim olamadık. Nedeni, pota altı savunmamızın yetersizliğiydi. Boyalı alandan basket yedikçe, skorda dengeyi bozamadık. 3. periyotta, savunma kelepçemizi mükemmel takınca, Sırpların sayı yollarını tam 6.05 dakika tamamen kestik. İnanılmaz anlardı. Presimiz, yardımlaşmalarımız, savunma sertliğimiz, Sırp takımının hücum setlerini işlemez hale getirdi. Tabii, Işıl’ın inanılmaz bire bir savunmasıyla, kaptığı toplar, Birsel’in bu periyotta ‘Sayı Canavarı!’na dönüşüp, tam 15 sayı atması, Sırplara fark atmamızın baş nedeniydi. Birsel-Işıl ve Esmeral... Canlarım benim!
Onlarla hayat buluyoruz. Onların, oyunda ‘Canlı’ kaldığı her maç, rakiplerimizi perişan ediyoruz. Onlar oynadıkça, Nevriye-Quanitra, yani uzunlarımız da şahane performans çiziyor. Aman Dünya Şampiyonası’na kadar ‘Kısa Perilerimize’ gözümüz gibi bakalım. Tanrı onları sakatlıklardan korusun!
Periler Londra Olimpiyatları beşincisi. 2011 Avrupa Şampiyonası ikincisi ve bu şampiyonanın da üçüncüsü... Son iki şampiyonada, bir gümüş, bir bronz madalya... koleksiyona geçtik! Finali kaçırmak üzücü olsa da, istikrarı yakalamak mutluluk verici...
Düşünün, art arda 2 şampiyonada üst düzey takımlar arasında yer alıyorsun ve madalya kovalıyorsun. Bu durum, gelecek yıl ülkemizde organize edeceğimiz, 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası için bize ümit veriyor.
Potanın Perileri, Dünya Şampiyonası’nda da, ‘Madalya Avına!’ çıkacak gibi gözüküyor. Yeter ki; Ribaunt sayımızı, özellikle kaçan şutlardan sonra, hücum ribauntlarımızı arttırmak, set oyunlarımızın, boş şut alanı yaratma maharetini geliştirmek, zaman zaman mükemmele dönüştürdüğümüz, top çalarak Fast-break basketlere kaçtığımız, sert savunmamızı, maç geneline yayalım.
Ceyhun Yıldızoğlu ve Potanın Perileri’ne saygı duyuyorum ve çok güveniyorum.