Başörtülü... Ama 'başörtülü kontenjanından yazar' değil... İyi yazar, olduğu için, yazar...
Muhafazakar... Ama AK Parti'yi de eleştiriyor, CHP'yi de... AK Parti'yi de övebiliyor, CHP'yi de... Bu yüzden tesiri çok yüksek...
Güvenilir... O kadar güvenilir ki... Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan ile muhabbeti yüksek ama Kemal Kılıçdaroğlu ile de görüşebiliyor...
Liberal değil... Ama Müslüman ve demokrat...
Kısacası...
Türk medyasındaki değişim sürecinde mesleğin kriterleri açısından olması gerekeni başarabilmiş, sisteme kendi yeteneğiyle girebilmiş sembolik bir figür.
Bu yüzden, ne zaman hakkında olumlu bir yorum çıksa, ardından akla hayale, izan ve insafa sığmayacak dedikodular üretilmeye başlanıyor.
Oysa...
Başbakan ve Emine Hanım ile muhabbetine, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmelerine, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile garnizon içinde başörtüsü ile sohbetine, merkez gazetecilerle dostluğuna bakıp haset edeceklerine...
Elif Çakır'ı örnek alsalar, meslekte daha başarılı olurlar.
Medyanın ortasında, ufacık ama mangal yürekli bir kadın kadar; çeteleşmeden, tek başına, gururlu, onurlu ve omurgalı duramıyorlar.
Elif Çakır, düşüncelerini eğip bükmeden, haftada iki yazı ile merkezde akredite olurken, onlar sinirden tırnaklarını yiyorlar...
Yazık....
Elazığ-Tunceli notlarına devam...
'Alpler mi, Munzur Vadisi mi' diye sorsalar; cevabım hiç şüphesiz Munzur Vadisi olur. Yeryüzü Yuvarlağı'nın üzerinde az gezmiş sayılmam... Munzur Vadisi kadar güzel bir yer görmedim.
Elazığ'da halk AK Parti iktidarından memnun, vekillerinden memnun değil. Konuştuğumuz her Elazığlı, AK Parti'li vekillerin ilgisizliğinden şikayetçi.
Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, yönetmen Sinan Çetin, gazeteci arkadaşlarımız Cengiz Er, Elif Çakır, Mehmet Şeker ve işadamı Mükremin Atmaca ile Elazığ'ın arka sokaklarında nefis bir döner yedik. Efkan Ala'nın entelektüel müktesebatı ve verileri çok yüksek hızda analiz etme yeteneğine hayran kaldık.
'Elazığ'ın en güzel şeylerinden biri valisi' desem şaşırırsınız herhalde. Ancak Vali Muammer Erol, yaptığı dev işlerin yanında, mütevazı kişiliğiyle bu devletin 'valilerin üzerinde durduğu'nu düşündürtüyor.
Elazığ'ın en çok tanınan ve sevilen şahsiyeti ise, sanırım bizi bir 'kürsübaşı' faslına davet eden Avukat Şuay Alpay... Artık aramızda bir şaka haline geldi ve iki arkadaşımız karşılarına çıkan her Elazığlı'ya 'Şuay Alpay'ı tanıyor musunuz' diye sormaya başladı. Sonuç: Elazığ'ın yüzde 70'i Şuay Alpay'ı tanıyor ve çok seviyor.
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın çalışkanlığı herhalde Türk Bürokrasi Tarihi'ne geçecektir. 8 Mart depreminde evsiz kalan köylülere evleri rekor sürede teslim edildi. Ancak 'Söz Verdik Teslim Ediyoruz' pankartının altında niçin müteahhit firmanın adı yazıyordu, o anlaşılamadı...
Bir itiraz var: Dünkü yazım üzerine arayan Tunceli Milletvekili Kamer Genç, depremde Tunceli'de 873 evin ağır hasar gördüğünü ama Tuncelilere konut verilmediğini, sadece 50-60 prefabrik ev yapıldığını iddia etti.
Bir de kehanetim var... Tunceli-Elazığ gezisinden edindiğim izlenimlerden şu sonucu çıkartım: Elazığ'da CHP, Tunceli'de AK Parti oyları sembolik düzeylerde de olsa artacak! Bu da 'demokratik açılım'ın ve CHP içindeki 'açılım'ın olumlu etkilerinden olacak...