Kiev sadece Gorki ustanın betimleyebileceği soğukta, ilk atağında golü attı. Haftalardır aynı hatalardan aynı golleri yeme acısını çeken Beşiktaşlı bünyeyi o anda daha da insafsız bir soğuk kesti. Yaşasa Gorki bile o 'soğuk'luk hissini anlatamazdı!
İnsanı ister istemez 8 yıl önceye götüren, Lucescu'nun paltosunu çıkartıp oyuncusunun sırtına örterek savuşturmaya çalıştığı türden bir soğuk! Beşiktaş'ın ilk pozisyonunu bulduğu 20. dakikada Bobo'nun bomboş Almeida'ya pas vermemesinin tam tersiydi 'Luce'nin paltosu pozisyonu'!
Ne de olsa Kiev'in nasıl alt edileceğini şu anda dünyada en iyi bilen kişi Lucescu. Ancak dün gecekine göre 10'da 1 bütçeyle kurulan 2003 model Beşiktaş'ın başındayken, dün gecekinin en az 5 misli güçlü olan Kiev'i elemeyi başardığında kendisine 'çeribaşı' tarzı insanlığın yüz karası hakaretler ediliyordu.
Schuster'den sonra Shakhtar'ın başına geçince ise Kiev'in kabusu oldu Lucescu. Ligde 6 sezonun 4'ünde takımını şampiyonluğa taşıyarak Kiev'in tekelini yıkmakla da kalmadı. Eski formatıyla son UEFA Kupası'nı Shakhtar'ın müzesine taşıdı. Hem de İstanbul'da!
YÖNTEMSEL İÇ SAVAŞ
Tüm bunları 'Schuster gitsin Luce gelsin!' demek için yazmadım. Şu anda Schuster gönderilirse Beşiktaş için uzun vadede hiçbir şey daha az kötü olmayacak. Ne de olsa Luce'yi gönderen zihniyet halen Türk futbolunun başına kabus gibi çökmeye devam ediyor. İbrahim Altınsay'ın altını çizdiği gibi Luce döneminde kurulan takımın iskeleti 'yönetimsel iç savaş' sonucu unufak edilmeseydi, Beşiktaşlı en azından dün geceki gibi kabuslar görmezdi.
Schuster'in gidip gitmemesi ya da yerine kimin gelip gelmeyeceği asıl mesele değil. İsterse Benitez gelsin, nasıl olsa zamanında Del Bosque'nin yardımcısı olan İspanyol'u da 'Yeniköy kasabının çırağı' diye yollar, sonra da olmayan rövanşta Bolton'a otobüs kaldırmaktan bahsederler!