Maçtan önce Metin Tekin ustayı dinledim. Sarı Fırtına "Sivok sadece iyi bir savunmacı değil, lider özellikleriyle Beşiktaş kadrosundaki en komple oyunculardan birisi" dedi. Büyük ustaya katılmamak elde değil. Sivok, sadece kendi işini kusursuz yapmakla ve başta Dentinho takım savunması kaçaklarına defansa da katkı vermeleri için motive etmekle kalmadı. Kaptanlık pazubandının da hakkını verdi: Mesela "birisi"ne küsüp stada gelmiş kendisini seven on binleri üzen Fernandes'e desteği! Sivok, Fernandes'in kulağına bir şeyler söyleyene kadar sahada sanki Fernandes değil de Fernandes'in kötü bir taklidi vardı.
Tabii ki sadece Sivok'un kulağına fısıldadıkları değil Oğuzhan'ın oyuna girmesi de başta Fernandes takımın büyük çoğunluğunu canlandırdı. Yoksa deplasmandaki son 7 maçını da kaybeden Orduspor karşısındaki Beşiktaş'ın ilk 45 performansı skora rağmen pek de iç açıcı değildi. Oğuzhan ve onun dikine araştırmacı driplingleri ve Fabregas işi kısa pasları her takıma lazım.
OLCAY'LA EMPATİ ZAMANI!
Beşiktaş'ın bir diğer iyi ismi Olcay'dı. Sadece sahanın en çok koşan oyuncularından birisi değildi Olcay. Aynı zamanda sezon başına göre pas-şut-dripling tercihleri de olgunlaşmış bir Olcay izledik. İşin aslı Olcay 2 hafta önce doğru bir hareket yapmamış olsa da bilinçli bir kötü hareket de değildi yaptığı. Almanya-Türkiye futbol kültürü arasında adaptasyonzorluğu yaşayan Olcay, Seksenler Dizisi'ndeki Şahin'in krampon giymiş hali: Bazen aşırı coşkulu bazen derdini anlatamayacak kadar kafası karışık ama son tahlilde hep iyi niyetli bir karakter. Bu kadar koşan adamın içinde kötülükten çok iyilik vardır. Olcay ve taraftar karşılıklı empati kurduğu ölçüde buzlar eriyecektir.
80'lerin başında uzun süren şampiyonluk hasreti yıllarında Hamdi Serpil Tüzün, altyapı oyuncularını çıkış tüneline getirir "Aldırma Kartal" tezahüratını dinletirmiş. Sonra da Feyyaz ve diğer talebelerine "Siz aldıracaksınız, devrim yapacaksınız" diye nasihat edermiş. Önümüzdeki yıllar için de yeni bir Tüzünist başkaldırı lazım. Taraftarın bu sevgisi varken çok da zor değil! Süleyman Seba'nın yıllarca oluşturduğu ruhu modern futbol yönetimi dinamikleriyle harmanlamak yeter de artar. Çünkü bir takım, taraftarının ona sevgisi kadar büyüktür. Türkiye'de aşırı endüstriyel futbol yalanlarıyla "iki büyük" illüzyonu uydurmaya çalışanlara duyurulur!