Umut, katıksız mücadelesi ile bazı temel teknik eksiklerini telafi ederek A Milli Takım seviyesine yükselmiş bir oyuncu. Petrolofisi altyapısında yetişip Şampiyonlar Ligi ve Fransa Ligue 1’de de forma giyen Umut, bu “atom karınca forvet” özellikleriyle attığı gollerin çoğunda ekmeğini taştan çıkartır. Ancak dün maçı 1-0’a getiren golde Caner’in ortası İngiltere Premier Lig ortası kalitesindeydi. Maalesef 90 dakika boyunca da kalitemizin gerçekten yüksek olduğu tek dakikaydı.
Fatih Terim, maç öncesi yaşanan tartışmaları, klasik şekilde “ekstra motivasyon kaynağı”na dönüştürüp ilk 45’te İzlanda deplasmanındakine göre ehven-i şer bir takım oyunu oynattı. Ozan Tufan’ın ilk kez izleyenler için “ekstra” performansı, ilk yarıda Çekler'e karşı belirli bir estetik üstünlük kurmamızı sağladı. Ancak şimdiki halsizliğimizde değil, aksine kendi çapımızda en iyi olduğumuz dönemde bile aşil tendonumuz olan duran top savunmasındaki hatamız, ilk 45’te istatistik üstünlük kuramamamıza neden oldu.
6 yıldır bizzat Türkiye’deki rakip ceza alanlarında duran toplardaki kafa vuruşlarıyla tehlikeli olan Sivok, kariyerinin en basit gollerinden birine imza attı. Çünkü o pozisyonda bazı oyuncularımız alan, bazıları adam, bazıları ise “kardan adam” savunması yaptı. Özellikle ilk yarının son 15 dakikasındaki Ozan Tufan’ın parlak performansı heba oldu! Ozan Tufan, pozisyon alma, kademe anlayışı, oyun zekâsı, baskı anında gerekli serinkanlılığı sergileme özellikleri ve top tekniğiyle hatırı sayılır bir süredir Bursaspor’da olduğu gibi şimdiden Milli Takım’ın da kilit oyuncularından birisi. Dün geceki Milli Takım’ın da tek tesellisi.
37’deki Arda-Vacha pozisyonunda penaltı düdüğü çalsa, Çekler'in çoğu itiraz etmezdi. Ancak dün gece yaşanan saha içindeki başarısızlığın tek sebebi, bu değil. İlk yarıda klasikleştiği ölçüde kabak tadı vermiş “basın-milli takım gerilim hattı”nda oluşan yüksek voltajlı elektrik, 2. yarıda yerini fizik düşüşe bıraktı. Suçu sadece oyunculara yıkmak sadece basına yıkmak kadar hatalı olur. Dün gece Milli Takım forması giyen 14 oyuncumuzun 13’ü, maç temposu, ülkedeki internet bağlantısı “hızı”ndan hallice olan sözde Süper Lig'de oynuyor. Bu yüzden 2. yarıda tempoyu dikte eden taraf Çek Cumhuriyeti oldu. Çekler, satranç oynar gibi sakin sakin ama planlı, efektif hamlelerle geldiler. Biz ise sürekli tavlada düşeş bekleyen sabırsız amca gibi istediğimiz zarı atamadıkça daha da dağıldık. Maçın taktiksel, stratejik ve fiziksel açıdan turnusol kâğıdı 60. dakikaydı: Çekler 2-1 öndeyken 5’e 5 yakalayıp 15 saniye boyunca kalemize hücum ettiler ama bizden bir 6. futbolcu savunmaya yardıma gelmedi ya da gelemedi. Zar zor savuşturulan ataktan sonra savunmamızın ilk adamıyla, hücumun ilk adamı arasında 70 metre vardı ve 20 saniyede geri aldığımız topla 2 saniyede ofsayda düştük! Maçın 90 dakikasını “maç öncesi medyası”na bağlamak kolay, buradan takımı toparlamak ise olay!