Yıllar önce Hıyaran adlı bir kitap yayımlamıştım. O kitapta bir hıyar olarak çevremdeki hıyarları anlatmaya çalışmıştım. Hala onlardan birisiyim, onlarlayım. Yalnız bu arada hıyar görme ufkum, siyaset üzerine arada bir yazalı, medyadaki kimi arkadaşları tanıyalı oldukça genişledi. Yeni hıyarlar görmeme izin veren ülkemdeki bu güzel bostana teşekkür ediyorum. Biraz daha genç olsaydım, ülkemdeki hıyar manzaralarından hıyarbilim adıyla yeni bir bilimin oluşması için çalışır, ilim irfan alemine katkıda bulunmayı seçerdim. Aynada bana bakan, sokağa çıktığımda omuz vurup çarpan, ayağıma basan, trafikte önümü kesip küfreden, televizyonlarda avazı çıktığı kadar bağırarak karşısındakini kündeye getirmeye çalışan, konuşma, dinleme, anlama özürlü, odunlaşmış hıyarlar, benim akademisyenlerden oluşan küçücük hıyarlar dünyamı genişletti.
***
Eleştirme terbiyesi, eleştirme estetiği diye bir estetik var. Biz ona es deyip, esneyip, geçiyoruz. İktidardan bir sayın milletvekili Halk Partisi'ne 'halt' partisi diyerek yüksek bir zeka örneği verdiğini düşünüyor. Dinleyenler de bu yüksek buluşu alkışlıyorlar. Bir diğeri başbakana 'Recep Bey' diyerek haddini bildirdiğini düşünüyor. Daha nice güzellikler, incelikler sunabilirim size siyasetimizden. Siyasetimiz, eleştirme adabı yüksek buluşlarla, düşündürücü inceliklerle doludur, izliyorsunuz. 'Efendim ne yapalım, insan malzememiz budur' diyebilirsiniz. Neden öyle olsun? Rahmetli Ecevit örneğin, Rahmetli Erdal İnönü Hocam hele, zeka dolu, pırıl pırıl ince insanlardı.
***
Kibar olursak, pısırık olduğumuzu, bize karşı söylenen sözlerin altında kaldığımızı düşünüyor olabilirler. Halk, seçmen, saldırgan, gürül gürül konuşarak karşı tarafı doğrayan yiğitleri sever. Ne de olsa pehlivan bir kültürden geliyoruz. Lafınla karşı tarafı tuş edeceksin. 'Tuz kokmuş', 'baş kokmuş' diyerek. Bu sözlerden nasıl bir koku gelmektedir?
***
Ben kimi tutumlarını eleştirsem de, Kılıçdaroğlu'nu severim. Yukarıya doğru çıkan bir merdivenle aşağı indiği için. Uyanıklar ve çığırtkanların bir özür olarak gördüğü bu davranışı, onun işbilir, iş çevirir, laf çaktırır, uyanık, burnu havada kendini bilmez yöneticilerden olmadığının işaretidir. Diyebilirsiniz ki, doğru merdiveni kullanamayandan yönetici olur mu? Şimdiye dek doğru merdivenleri kullandılar da doğru bir Türkiye'ye ne kadar çıkabildiler diye sorarım ben de.
Bu ülkenin artık şak şakla çalışan, yıllardır alışılageldiğimiz yönetici tipinden farklı bir insan dokusuna ihtiyacı var. Dünya görüşü o kadar önemli değil, yeter ki vatanını sevsin, dürüst ve adil olsun.
Hıyarın bir önemli özelliği başkasının kaybına, üzüntüsüne, başarısızlığına sevinmesidir. Bu sevinç köksüzdür. Çirkinleştiren bir sevinçtir. Bu vatanda hepimiz aynı gemideyiz. Birimizin başarısızlığı, diğerimizin başarısı olamaz. Birimizin acısı, diğerimizin sevinci olamaz.
***
Hıyarın başarısı, uzun vadede başarı değildir. Köprü yapar, örneğin. Konuşması, tavrı nasıl kabaysa, köprüsünde de, daha tasarım aşamasından, yapım aşamasına dek kim bilir ne manevi, estetik, etik cinayetler işlenmektedir.
***
Adam sürekli olarak sövüyor. Alkışlıyorlar. Ne iyi hatip, belagatte üzerine yok diyorlar. O zaman sakın ola başımızdakilerden şikayet etmesinler. Bostana hıyar tohumlarını sürekli olarak ekmekteler bu alkışlarla.
'Kaba maba ama adam ne güzel yönetiyor.' Güzel yönetmesi için kaba olması mı gerekiyor? Kabalık iyi bir yönetici olmanın zorunlu koşulu mudur? ('Hoca sen de, memleketin bunca meselesi dururken ufacık, lüzumsuz meselelere takıyorsun' diyenlere saygılarımı sunuyorum. Onlar da bana sunsunlar.)
***
'Kadınlarımızdan öğrensinler' diyebilirsiniz. Bu ülkede maalesef kadın inceliği de çok az yaşanabiliyor. Sanatçılarımızdan öğrensinler. Yazık ki sanatçılardan oluşan bostanımız da var. Bilge insanlarımız, hikmet sahibi olanlarımız nerede? Terk edip gittiler mi bu ülkeyi?
Kaba yönetici, kaba yönetir. Ağır bir ruh sıkıntısı yaratır çevresinde. Kabaların yönetimi demokrasi olamaz. Bu ülkenin binlerce yıllık hikmet geleneğine sığmaz. Sabah akşam karşıtlarını saygısızca yerden yere vurmaya çalışanlar, bu ülkenin geleceğine zarar veriyor. Unutmayalım: Kabalık bir bumerangdır. Kabalığın olduğu bir ülkede her zaman her türden çeteler olacaktır.