21 Ocak 2013 Pazartesi
Hayret
Sevgili okurlar aşağıdaki soruları çocuklar sordular. Hayretle yanıtlamaya çalıştım.
1) Hayret insanın kaçınılmaz bir durumu mudur?
Şaşkınlıkla hayreti birbirinden ayırmak gerek. İkisi de insanın ruh hallerinden. İnsanın beden ve ruh bütünlüğü, içinde bulunduğu duruma göre ikisini de zaman zaman yaşayabilir. Şaşkınlık alelade bir ruh hali olmasına karşın, hayret, insanın bu kainattaki yerini bulmasında etkin olan varoluşsal bir nitelik taşır. Hayret, bir ruh hali gibi yaşanır ama bu duygunun çekirdeğinde insanı kainata karşı bir tavır değişikliğine yol açabilecek bir güç bulunur. Hayretin varoluşsal yanını duyabilen insan, bilgiye, düşünceye, duygulara, hayata, sıradan bir yaşayış içinde olmayan yepyeni bir ufuk içinden bakabilir. Bilim, felsefe, derin metafizik düşünce ve inanç hayret kaynaklıdır.
2) Hayret etme ile düşünce- bilgi arasında nasıl bir ilişki söz konusudur?
Hayret, başlatıcıdır. Has bir yaşantıdır, insanı varlıkla karşı karşıya koyar. Düşünmeye maruz bırakır. Bilgiyle karşı karşıya getirir. Hayret, insanı özerk varoluşa götürebilen bir güçtür.
3) Türkiye ilk ve orta öğretim sisteminde çocuğa yönelik yanlışlıklar görüyor musunuz?
Öğretim düzenimizde aksaklıklar var. Yanlışlık yalnızca çocuğa değil, öğretmene, müfredata, okul binalarına, genel olarak eğitim düzenine yöneliktir.
4) Öğretimin sınav merkezli olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sınav hayatın her alanında, her zaman var. Bizim öğretim düzenimizde sınav, çoğu zaman bizi hayatın sınavlarına hazırlayamıyor.
5) Çocukların, mutlu, dürüst birey olmaları başarılarından daha önemli midir?
Mutlu, dürüst olabilmek başarı ister. Eğitimin amacı da bu olmalıdır. Sınav 'başarısı', bizleri mutlu ve dürüst insan kılmada yetersiz kalıyorsa, kağıt üstünde kalan, insana, insanlığa yararı olmayan bir başarıdır.
6) Bir 'Çocuk Mantığı'ndan bahsedebilir miyiz?
Çocuk, insanın üzerinde yeterince düşünülmemiş bir cephesidir. İnsan çocukluk evresinde, erişkinliğe göre farklı akıl yürütmelerde bulunabilir. Temel mantık çatısı değişmez.
7) 'Çocukça düşünme' ile 'çocuksu düşünceler' arasında bir fark görüyor musunuz?
Filozoflar, büyük ölçüde çocukturlar. Hayata yepyeni gözlerle, hayretle bakabildikleri için. Naif, yani çocuksu düşünme çocukça, filozofça düşünmenin bir türüdür.
8) Büyüklerdeki çocuksu düşüncelerin sebepleri nelerdir?
Sorunuzdan anladığıma göre, sanki benim çocukça dediğime siz çocuksu der gibisiniz. Çocuksu düşünme, dikkatli, deneyimli, bilgi ve görgüye dayalı, mantığı kavramış düşünmenin ardından bir düşünme üslubu olarak gerçekleştiriliyor olabilir.
9) Çocukların pek çok düşünceleri yetişkinlere komik gelmektedir. Şüphesiz yetişkinlerin düşüncelerinden de çocuklara anlamsız gelebilenler olabilir. Sizin çocukluğunuzda düşündüğünüz fakat şimdi komik bulduğunuz/ bulmadığınız şeyler nelerdir?
Bir yetişkin olarak çocukların düşüncelerini hiç komik bulmuyorum. Kendi çocukluğumda, şimdikine göre daha akıllı olduğumu anlıyorum. Düşünce olarak çocuk kalsaydık, şimdikine göre daha güzel bir dünyada yaşayabilirdik.
10) Çocukluğunuzda yaşadığınız, unutamadığınız bir olayı anlatır mısınız?
Çocukluğumda büyüklerin beni aptal bir insan gibi gören, bilmiş ve kibirli bir tavırla sınavdan geçirmeleri hep beni üzmüş, büyüklere olan saygımı azaltmıştır.
11) Çocuk-genç eğitimi denilince dikkate alınması gereken şeyler, neler olmalıdır?
Her şeyden önce çocuk ve gençlere saygı duymak gerekir. Onlardan öğretmenler olarak öğrenmeyi bilmeliyiz. Ortada öğretmen yoktur bir bakıma, yaşı ileri olan öğrencilerle genç olan öğrenciler bir araya gelir, eğitim olur. Ben bu duruma yıllar önce eğitişim demiştim.