Lig maçındaki kadroyu bir kenara bırakarak Şampiyonlar Ligi’nde daha tecrübeli futbolcularla sahaya çıkan Fatih Terim’li G.Saray, seyirciyi de arkasına alarak rakibine karşı inanılmaz bir 20 dakika oynadı.
Orta sahada Ndiaye, Fernando, Belhanda ve Rodrigues’in getirdiği toplarda rakip alanda Eren’le birlikte 5 kişiyle gol arayan Sarı-Kırmızılılar, fırtına gibiydi.
Oyunun başında Rodrigues’in sol kenardan içeri girip “Kendin pişir kendin ye” misali attığı gol alkışlanacak cinstendi.
Sonrasında Serdar ve Emre’nin kafa vuruşu, ardından Rodrigues’in atmış olduğu ilk goldeki resmi ikinci kez bizlere göstereceği fırsatları yaşadık. 2. gol olsaydı 15. dakikada maç kopacaktı.
Sol kanatta Nagatomo ve Rodrigues’in hem ofansif hem defansif futbolunu takdir ederken aynı görüntülere sağdaki Linnes ve Emre’de ilk yarının sonuna kadar rastlayamadık.
Top G.Saray’ın ayağındayken iyi görünen orta saha oyuncuları nedense 20. dakikadan sonra bu pembe tabloyu kararttı.
Orta sahada Fernandes’in liderliğinde oyuna ağırlığını koyan Lokomotiv Moskova, Farfan’la girmiş olduğu pozisyonlarda ecel terleri döktürdü.
Muslera başarılı olmasaydı, bırakın beraberliği ilk yarı belki de G.Saray yenik bir skorla soyunma odasına giderdi.
Bunun da en büyük sorumlusu rakibe 20. dakikadan sonra pres yapmayan orta saha oyuncuları olurdu.
İkinci yarı daha kontrollü oynayan bir Galatasaray vardı. Eren Derdiyok, yani Derdimizyok’un attığı golden sonra gerçek Aslan da ortaya çıktı.
Avrupa Aslanı, L.Moskova’yı iyice boğdu. Ndiaye’nin ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi ise can sıktı.
Ancak ilk sarısında suçu yoktu. Oyunda kaldığı sürece dolaşmaktan başka hiçbir şey yapmayan Belhanda’nın kaptırdığı topta kart görmüştü.
Her şeye rağmen 3-0 ve alınan 3 puan, Şampiyonlar Ligi’ne fantastik bir giriş imkanı sağladı. Gerçekten Galatasaray ne de olsa Avrupalı...