Halil Altıntop tam bir Alman golü attırdı. Sağdan girdi, arka direğe yerden sert, eskilerin ifadesiyle muz ortayı kesti. Sözleşmesindeki imzanın tazeliğiyle şen şakrak oynayan Alanzinho da golü attı. Alman pastası gibi lezzetli pastı.
19 Mayıs Stadı'ndaki şanslı azınlığa ne mutlu! Elbette orada olanlar da farkında mıdır gördüğünün, ümitli değilim! Şöyle üşenmeyip kaç kişi var diye oturup saymaya kalksak zorlamadan sayacağımız kadarlardı.
Cılızdan hallice balıketinden azca bir kalabalık! Bu haliyle ligin tribünü '0' (yazıyla sıfır) beden.
Dikkatinizi çekerim, ligin üçüncüsü ile altıncısı oynuyor ve tribünlerde parmak hesabıyla sayılacak kadar az sayıda taraftar var. Bu kadar mı az seviyoruz futbolu ya da söylediğimiz kadar sevmiyor muyuz?
Trabzonspor'un golünü attıran adamın geldiği memleketin üçüncüsü ile altıncısının statlarındaki ortalama taraftar sayılarının toplamı 92 bin. Bizim ligde bu rakamı böl yüze, çarp beşe anca o kadar!
GÜLER YÜZLÜ KRAL
Burak Yılmaz bugüne kadar attığı gollerin yanına artık şöyle kendine güvenli bir jön gülüşü ve duruşu da eklemeli. Kaçırdıkça kafasını iki elinin arasına almaktan vazgeçmeli. O sadece ligin en çok gol atanı değil, futbolcu olmak isteyen çocuklara, direnmenin ve gelişmenin bayraktarı. Gol atamasa da o sancağı düşürmemek daha önemli! Varsın kaçırsın ama ligin güler yüzlü bir gol kralı olsun.
Krallıkta onu takip eden HerveTum da Trabzonsporlu stoperleri omuzlarında taşıyarak tamamladı maçı. Ona atılan her uzun topa ilk müdahale eden olabilmek için yüklendikçe yüklendiler Tum'a. Zeki Demirkubuz'a şu maçta Tum ile stoperlerin boğuşma görüntülerini versek, bu ligde gol atmanın zorluğunu anlatan esaslı bir kısa metraj film çıkarırdı.
Herve Tum'un stoperlerle Burak Yılmaz da en az o stoperler kadar iri kıyım vücuda bürünmüş stresle mücadele ettiği bir maç oldu dün!
Tabelaya yansıyan da oyunun hakkıydı.