Zevkli maç olacağı tahmin ediliyordu. Hakem Halis Özkahya, “Çorbada benim de tuzum olsun” dercesine verdiği kararlarla maçın heyecanını ikiye katladı. Fakat oyunun kalitesine katkı yapmadı. Elbette kararları tartışılacaktır ama sahada ona yardımcı olmayan futbolcu sayısı da fazlaydı, bunu da not düşmeli!..
Mancini, derbi on birindeki defans ve orta saha kanatlarını değiştirerek, Sivas'ın bu bölgedeki etkinliğini kırmayı hedefledi ve Drogba'yı yedek kulübesinde tutarak hem Burak Yılmaz'ı mutsuz olduğu sol kanattan kurtardı hem de Umut Bulut'un önde stoperleri rahatsız eden enerjisinden faydalanmak istedi.
İlk devre durum 0-0'ken de 1-1'e yakalandıklarında da, maçın genelinde bir kişi eksik oynarken de 10'a 10 kaldıklarında da bu düşünce Sarı-Kırmızılılar’a oyun hakimiyetini getirmedi. Ancak daha didişen takıma dönüştürdüğü kesin.
Galatasaray taraftarı dün ortaya konan oyundan değil ama futbolcuların defansa yaptıkları koşulardan ve hücumda kaybetmekte oldukları topları takiplerinden memnundur (ki bu konuda en büyük alkışı Umut Bulut aldı).
Dün Galatasaray stratejisini topu Sivas'a bırakıp kaptıkları anda hızlı oynayarak hücuma gitmek üzerine kurdu. Oyunun büyük bölümünde bunu başarıyla uyguladı.
Başardıkları başka bir şey de top Sivaslı futbolcuların ayağındayken sekiz oyuncu birbirine yakın oynayarak, rakibi kanatlara yönlendirip merkeze döndürmemeleriydi. Fakat bunda Sivas'ın hücum kanadındaki Aydın ve Burhan'ın top kayıplarının payı vardı.
On yedi günde çıkılacak kritik altı maçın ilkinde Mancini'nin takımını böyle oynatarak kazanması faydacı bir bakışla olumlu, ama uzun soluklu yürüyüş için daha dominant bir oyun da şart.
Son bir söz de Burak Yılmaz kardeşime. Geçmiş olsun Burak. Fakat sakatlandığı pozisyona, daha bir dakika önce adalen çektiği için seke seke geldiğin saha dışından dahil olup attığın depar Real Madrid maçı öncesinde hem mantıklı değildi hem de etik. Bir daha yapma Burak!