Mancini hocalığında kazandığı kupa sayısını on üç yaptı. Böylece futbolculuğu boyunca kazandıklarıyla eşitledi. Geleneğini de bozmamış oldu. Gittiği takımlarda şampiyonluktan önce ülke kupasını müzeye taşıdı.
İlk on beş dakikayı iyi oynadı Galatasaray. Sonrasında rakibini daha iyi analiz etmiş olan Eskişehir iyiydi. Fakat bundan yıllar sonra kimse bunu hatırlamayacak, Galatasaray'ın müzesinde on beşinci, Mancini'nin özgeçmişindeki on üçüncü kupa yazacak.
Kupayı kazanamasa da daha önce lig şampiyonluğunu kazanmış olan Ertuğrul Sağlam için bu final, çalıştırdığı takımları başarıya götürme konusunda rüştünü ispat anlamı taşır. Maç öncesindeki basın toplantısında taraftarını hüznü de sevinci de ölçülü yaşamaya davet edişi, aradığımız sakin futbol ikliminin esintisidir.
Eğer gelecek sene Ertuğrul Sağlam'ın transferleriyle ilermeyi tercih ederlerse bu başarının üzerine çıkmanın ilk adımını atarlar.
Bu kupa zaferi ile Mancini, kalırsa isteklerini daha yüksek sesle söyleme; yönetim devam etmeme kararı almazsa, ben başarısız değildim deme şansını yakaladı.
Bu sene sürekli rotasyon yapmakla eleştirilen İtalyan hoca, Gençlerbirliği kadrosunu bozmayıp çıktığı finali kazanması, bu faktöre bağlanamaz. İkinci devre takımını tam bir kontra atak takımına dönüştürmesi Mancini'nin oyun okuma yeteneğini göstermesi açısından önemlidir. Ancak kazanılan kupa daha çok Galatasaray'ın genlerindeki finalleri iyi oynama özelliğindendir!..