Yorgun düştük! Sahada futbolcular kadar kenarda milletçe yorulduk. Formda Romanya, işi daha ilk on beşte bitirmek istediğinden baskılı başladı. Direndik. İkinci devre başında, bu kez geride olduklarından mecburen daha bir fena bastırdı Romenler, boyun eğmedik. Koştuk, kaptık, paslaştık, gözümüzü bir an olsun kırpmadık, yeri geldi kapandık... Kalecimiz Volkan 90’da karambolden gelen kafa şutunu yatıp kurtardığında tuttuğumuz nefesimizi, ancak Mevlüt’ün son saniye golünde bıraktık. Hak ederek kazandık.
Burak Yılmaz dokuzuncu dakikada karşı karşıya kaldığında, gol yapamadı, ama bir gerçeği de gösterdi, onlar bizden daha tedirgin. Balkan tribünlerinin sesi kısıldı. Sevin sevmeyin, Burak Yılmaz gerçeği var, klas gol vuruşuydu! Milli takım golcüsü olma yolunda da ilerliyor. Kariyerinde ele geçireceği en güzel sıfat olacak golcü için...
Bir takımda top birinin ayağındayken ters kanattaki eller havaya kalkıyorsa, bana göre sistem tam oturmamış demektir. Fakat dün havaya kalkan eller, futbolcularımızın coşkusunu gösteriyordu. Top ayağımdan gitsin diye idare ederek değil, top almak için kendini göstererek sorumluluk bilinci en üst düzeyde oynadılar.
Bunu başaran kişi Fatih Terim, kariyerinin en formda dönemini yaşıyor. Futbolcularının taktik disipline sadık kalmasını sağladı. Doğru müdahaleler yaptı. Zor deplasmanda, izleyenler heyecanlanırken millileri maçta her an kazanabileceği hissiyle oynattı. Dahası motivasyonu yüksek, ama sakinliğini kaybetmeyen takım oluşturdu. Hocanın ustalık zamanı.
Arda, Selçuk, Semih, her iki Gökhan, iyilerdi. Aslında isim ayırmadan takım olarak vasatın üzerindeydik. Ancak Caner maçın adamıydı. Attırdı, çizgiden çıkardı, kanatta iki yönlü oynadı. Bu maç onun düşmemesi gereken oyun çıtası olmalı.