Maç o kadar temposuz ve renksizdi ki hakemin yaptığı hatalar çok daha göze battı. Yarım saat henüz dolduğunda G.Saray on kişi kalabilirdi. Fakat Sneijder ve Riera'ya çıkmayan kırmızı kartlara bakarak devre biterken Sneijder'ın pozisyonuna "penaltı değil" demek bir başka gaddarlık olur!
G.Saray, ikidir zorlandığı anda'penaltı joker' hakkını kullanıyor. Çeyrek final grubunda işi erken bitirip sezonun içindeki maçları formaliteye çevirmesi açısından sorun yok.
Ancak oyunun, sezonun ikinci yarısındaki zorlu fikstür için aynı oranda iç açıcı olmadığı ortada.
Dün doksan dakika boyunca kendi oyunlarını kusursuz ve akıcı oynamalarından çok, Antalyaspor'un defansif oyun anlayışından dolayı tabelada skoru değiştirmeye yakın durdular.
Maçı kopartacak keskinliği hiçbir an göstermediler ki son dakika gelen Antalyaspor golü de bunun cezası oldu.
Kendilerine yardımcı olan Samet Aybaba'nın oyuncularına 'topu rakibe bırakın' demiş olmasıydı. Sonrası? Sonrası şans, kader, kısmet gibiydi Akdenizlilerde.
Kendi ceza sahalarının önüne birikip, Diarra'yı ileride bırakıp, ona uzak oynamak çok çalışma gerektiren bir strateji olmasa gerek.
Gerçi maçın son on beş dakikasında biraz ileri çıktıklarında geriye dönüşlerindeki sorunlarından dolayı verdikleri pozisyonlara bakacak olursak, Samet Aybaba’nın takımına, topu rakibe bıraktırıp defansif bir bataklık yaratmaya çalışmasını da anlamak gerek. Fakat biraz risk alıp rakip üzerine gittiklerinde rakip kaleyi zorladıkları da bir gerçek!
G.Saray Melo'yu stoperleştirerek üçlü savunma oynuyor. G.Saray'ın oyun 0-0'ken pozisyon üretememesindeki sorun Melo'nun pozisyonunun değiştirilerek, dizilişin değiştirilmesi değil. Sorun üçlü savunma oynarlarken iki kanatta oynayan oyuncuların (dün Eboue ve Riera'ydı büyük bölümünde) hücumda çok etkisiz oynaması. Onların etkisiz ve hareketsiz oyunu merkezdeki Sneijder, Selçuk ve Emre üçlüsündeki yükü artırıyor. İki maçtır sorun aynı. Bir çözüm üretilmediğini görmek şaşırtıcı!