Beşiktaş'ı Alania ile kıyaslamak Beşiktaş'a ayıp olur. Guti'nin tecrübesi, Mustafa Pektemek'in kendini kabul ettirme çabası bile Alania'yı elemeleri için yeter de artar.
Maçın başındaki baskılı oyun ve erken sayılabilecek gol de bu yüzden olması gerekendi.
Eğer Beşiktaş uzun soluklu bir Avrupa kupası macerası yaşamak istiyorsa, daha çok olmaması gerekenler üzerine düşünmeli.
İlk yarıda gördükleri iki sarı kart ve daha da önemlisi sinirlilik hali Beşiktaş için anlamsızdı. Ve de gereksiz!
Aranda bu kadar kalite farkı olan bir takımla karşılaşırken ne olursa olsun sinirlenmemeli, oynadığın oyundan zevk almalı ve izleyenlere de keyif vermelisin.
Böyle davranmadıklarında ortaya çıkan yüzü asık bir oyundu.
Tayfur Havutçu, Schuster'in gerçeklikten uzak hücum futbolunu, ayakları yere basan, dengeli bir takıma dönüştürmüştü.
Q7&SİMAO İÇİN DUA
Dün Carvalhal'in 4-3-3'ü, Quaresma ve sakatlanıp çıktıktan sonra Simao da olmayınca sıkıcı bir 4-5-1'den fazlası değildi. Almeida ileride tam anlamıyla tek forvetti.
Oysa ileri üçlü birbirini tamamlayıp yer değiştirerek rakibin dengesini bozacak akıcılıkta oynadığında güzel oluyor 4-3-3.
Yoksa Almeida'nın sol kanattan ceza sahasındaki dört rakibin arasındaki Holosko'ya muz orta kesmesi keder verici olmaktan öteye gitmiyor.
Beşiktaş teknik kadrosu, futbolculardaki gereksiz gerginliğin yanı sıra futbolundaki bu sorunu da gözden geçirmeli.
Tayfur Havutçu'nun dengeli 4-2-3-1'ine dönmeli.
Ve Simao ile Quaresma'nın hep takımda olması için dua etmeli.
Çünkü rakiplerle aralarındaki fark da güler yüzlü futbolun sembolü de şimdilik onlar!