AZİZ YILDIRIM'IN EKSİĞİ
Günümüzde 1985’den önce doğmuşlara “Dijital Göçebe” deniyor; sonrasında doğanlara ise “Dijital Yerli”.
Ustam dediğim Nezih Alkış’ın harika bir sözü vardır: “Yaşlanmak diye bir şey yoktur, dönemi geçmek vardır.”
Yeni nesli ve yenilikleri takip edersen, dönemin geçmez. Asla yaşlanmazsın.
Böyle bakarsanız mesele dijital göçebe olarak doğmuş birinin, dijital yerliliği anlamasıdır.
Bu düşüncelerle Aziz Yıldırım’ı izlerken eksiğini buldum.
Yönetim anlayışında sorunu “Dijital Yerli” olanlara hitap edecek güncellemeyi yapmamış olması.
KİŞİLERİ TARTIŞMAK
“Altyapıdan neden bu kadar az oyuncu çıkıyor?”
Bunu sormuşlar Ersun Yanal’a.
Ders gibi cevap vermiş. Aslında bildiğimiz, ama görmezden geldiğimiz.
“Takımlarımız o kadar çok skora odaklandı ki, kişileri tartışmaktan, soruları ve sistemi tartışmayı unutuyoruz. Sanki kişiler gittiğinde sorunlar düzelecek. Hayır, görüyoruz ki sorunlar daha da artıyor. Bu bir sistem problemi.”
İslam Çupi 1988’de bir yazı kaleme almıştı. Yerinde takip ettiği Avrupa Şampiyonası boyunca okuduğu yabancı yazarların gündemini anlatıyordu.
Kramponların ağırlığı, beslenmenin performansa katkısı gibi kavramların Türk spor yazarının kapsama alanına girmemesinden şikayet eden; bizdeki yazarların sadece magazin ile meşgul olmasını alaya alan bir yazıydı.
30 yıl geçti. Değişen bir şey var mı?
Ayakkabılar hafifledi, beslenmenin önemi artık biliniyor. Peki, bilimin günlük yaşama uyarlaması olan “teknoloji” hakkında, spor yazarlarının kalemlerinde spor insanlarını gelişime zorlayıcı bir hayat belirtisi var mı?
Türk sporunu patenti bize ait bir futbol teknolojisi ile şahlandırdık mı? Yoksa kişilere ve tesadüflere bırakıp kaderine mi terk ettik?
Teknoloji derken. Bilimi kullanarak bize özgü antrenman metodundan, oyun anlayışından, oyuncu yetiştirmekten, vs. bahsediyorum!
Bilim ve uygarlık tarihi birlikte gelişirken; spor teknolojisi üretme konusunda otuz yılda bir adım ilerlemedik.
Spora bakışımızda magazin hâlâ tek atardamarımız.
Peki ama neden?
Değişen üretim-tüketim yapısına ayak uydurmak yerine, sporda ve özellikle futbolda yaprak gibi savruluşumuz neden?
Bunu merak eden de yok, talep eden de. Geliştirmek isteyenleri de linç eden bir kültür icat ettik. Hiç olmazsa 30 yıl önce İslam Çupi, teknolojiye gözünü yumanları alaya alıyordu.
Teknoloji üretmek yerine, egoları yerleştirme kolaycılığından vazgeçmedikçe acımız dinmeyecek!
NE DEDiN ZiHiN Mi?
SoFoot dergisinde harika bir Xavi röportajı yayınlandı.
Türkçesi’ni www.futbolakademi.net adresinden okuyabilirsiniz. Xavi fiziksel kapasiteyi zorlayan günümüz futbolu için bakın ne diyor? “…bugün antrenmanların %60’ı fiziksel, %40’ı teknik çalışmalara ayrılmış durumda. Veya şöyle söyleyeyim, zamanın %0’ı oyunu derinlemesine düşünme ve onun yorumuna ayrılıyor. Futbol sahasına sırf “Hadi! Hadi bakalım!” diye kendinizi motive ederek çıkamazsınız. Evet yardımı dokunur ama yetmez. Futbolun geleceğinde üstüne çalışılması gereken en önemli şey ZİHİN.”