Rotasyon, bizde çok yanlış anlaşılan bir kavram. Dün Fatih Terim’in kurduğu on bir, bugün herkes tarafından ‘rotasyon’ olarak adlandırılacak. Oysa bunun adı rotasyon değil. Formda gördüğün ideal 11’ini derbi maçına saklamak. Sakatlıktan korumak.
Rotasyon, formda olan ilk on birinizdeki enerjisi düşmüş ya da enerjisini korumak istediğiniz oyuncularınızı, enerjisi yüksek oyuncu ile değiştirmektir. O da en fazla 3-4 oyuncuyu dinlendirmek anlamına gelir. Böylece isimlere bakmadan güçlü oyununuzu sürekli hale getirirsiniz.
Bir kulüp elbette maç seçme hakkına sahiptir. Ancak Avrupa futbolunda gerileme dönemine girdiğimiz şu günlerde eğer formda kadrolar saklanacaksa,lig maçlarına dünkü kadrolarla çıkıp, bu seviye maçlara ideal on birleri sahaya sürmek gerekir. Dün aynısını Beşiktaş da yaptı ki, turu geçersem ne ala; geçemezsem, fikstürü sıkışık sezonda Avrupa’daki maç yükünden kurtulurum motivasyonunu barındırdığına inanıyorum.
Saracchi’nin sakatlığı nedeniyle oynayamamasını bir kenara koyalım. Galatasaray’ın lige formda başlayan ideal on birinden tam altı futbolcusu sahada yoktu. Bunun yedeklere gelmiş bir şans olarak değerlendirebiliriz. Ancak yedekler bu şansı değerlendirdi mi? Hayır. Takımda ayakta kalan sadece Marcao ve Linnes’ti.
Galatasaray’ın geçen sezon sorunu belliydi. Kadro derinliğinde kalite farkı vardı. Bu ne demek asla yedek arasında kalite uçurumu vardı. O yüzden ideal on birden ne kadar uzaklaşılırsa oyunun da gücü o kadar düşüyor, tabelayı lehine çevirmek zorlaşıyordu. Pandemi arasından sonra, sakatlıkların tölare edilememesi bunun ispatıydı. Dün Hajduk karşısında yedek oyuncuların oynadığı futbol, bu sorunun hala devam ettiğini gösteriyor. Altı oyuncusu değişik kadro, oyunu değişti denilen Galatasaray’ı bir anda geçen senenin başındaki Galatasaray’a döndürdü.
Vasat oyuna rağmen tabelayı as oyuncu çözdü. Takımın en formda oyuncusu olan Belhanda’nın oyuna girip, defansla hücum arasındaki bağlantıyı kurduğu atakta ağları sarsmasıyla Galatasaray play-off turlarına kaldı. Play-off maçlarına ideal on birle çıkıp hem Galatasaray’ı alışık olduğu arenaya taşımak, hem de Türkiye’nin ihtiyacı olan puanlara katkı vermeye devam etmesi dileğiyle