Hakem karar verirken kanaat kullanır, takdir yetkisi kullanır ama sanığa 'Sen suçlu musun' diye sorarak hüküm vermez.
Cüneyt Çakır gibi 'profesyonellik' sözleşmesine imza atmış, kariyerinde zirve yapmış bir hakemin böyle 'romantik' bir yönteme başvurması 'dramdır.' Yasin'in attığı golde Karabüklüler, "Topu elle aldı" diye itiraz ederken, hakemin Yasin Öztekin'e, "El var mı?" diye sorduktan sonra kararını kesinleştirmesi garabettir.
Adama sormazlar mı, "Yasin'e inanıyorsun da Karabüklüler'e niye inanmıyorsun, Karabüklüler yalancı da Yasin mi doğruyu söylüyor?"
Penaltı kararı, Yasin'in 'Elle kontrol ettiği' iddia olunan pozisyonundan daha net bir şekilde 'penaltı değildi'. 1.88 boyunda ve 85 kilo ağırlığındaki Zeleznyov dev cüssesiyle 1.82 boyunda ve 80 kilo ağırlığındaki Carole'e vücudunu dayayıp, itti. Bu itişme Carole'ün yere düşmesiyle sonuçlandı. O düşünce haliyle desteğini kaybeden Zeleznyov ayakta kalamadı. Numara yoktu, doğal bir düşüştü ama penaltı da değildi.
Yani iki pozisyonu da herkes kendi tarafına göre yorumladı. Gol de iptal edilebilirdi, penaltı da verilmeyebilirdi. Muhtemelen 'Video hakem' kuralı uygulansaydı da iki karar da iptal edilecek ya da uygulanacaktı. Ama futbolculara sorulmayacaktı.
Gelelim Riekerink'e.
Evet Konya ve Karabük'ün takım enerjileri birbirine benziyor. Ama iki takımın aynı yöntemle yenilebileceğini düşünmek hatadır. Ama bu hatadan dönmek için gol yemeyi beklemek daha büyük bir hatadır.
Ama burada sorumluluğu sadece Riekerink'e yüklemek de haksızlık olur. Galatasaray'ın yedek kulübesinde Josue ve De Jong'un alternatifi yok. Sneijder olmayınca, stop. Haliyle o da 'Dostlar alışverişte görsün' hesabı Yasin'i çıkartıp, Rodrigues'i oyuna aldı. Tabi bu da hataydı. Eren'i almak için gol yemeyi beklememeliydi. O hamle de zaten Hakan Balta'nın kırmızı görmesiyle güme gitti.
Ata sözünü çok seven Riekerink'e buralarda çok bilinen bir ata sözünü hatırlatarak noktayı koyalım: "Papaz her gün pilav yemez."