Küçük bir hata, koca bir sezonu alıp götürebilir. Yazması kolay ama oynaması da yönetmesi de zor. Haliyle ayakları titretecek bir atmosfer.
Başlama düdüğünde bu halet-i ruhiyenin Beşiktaş'tan daha çok Fener’i teslim aldığı izlenimi vardı. Zira Beşiktaş ayağa pas yapıp, sabırlı ve soğukkanlı bir şekilde topu çevirerek Fenerbahçe'nin muhtemel baskısına karşı önlemini almıştı.
Ama bütün hesapları Cüneyt Çakır’ın bir yanlış düdüğü alt üst etti. İsmail ile Alper arasındaki sıradan bir ikili mücadeleye çaldığı 'eyyam' düdüğünün gol olacağını o da bilemezdi. Sadece faturayı Çakır’a da kesmek haksızlık olur, Volkan Şen'in oraya 'piknik yapmaya' geldiğini sanan Beşiktaş savunması, şuta sırtını dönen Alexis Delgado da en az onun kadar saçmaladı.
Bu gol Fenerbahçe'nin endişelerini özgüvene çevirirken, Beşiktaş'ın ürkekliğini büyüttü. Fenerbahçe, Caner ve Gökhan Gönül gibi iki hücum gücü yüksek bekin önüne koyduğu çabuk adamları Volkan Şen ve Alper Potuk'la Beşiktaş savunmasını allak-bullak etti.
Şenol Güneş'in bu ihtimali düşünerek İsmail ve Beck'in önüne koyduğu Quaresma ve Olcay'ın savunma anlayışındaki pasifliği de Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürdü. Dikine kaleye gidip, çok kolay pozisyona girdiler. Beşiktaş ise hızlı hücumlarda savunmadan çıkarken yaptığı yanlış pas tercihleri yüzünden bir iki atak dışında etkili olamadı.
İkinci yarıda senaryo tam tersine döndü. Beşiktaş inanılmaz bir baskı kurdu, çok da fırsat buldu ama bu kez de Ozan ekmeğini taştan çıkartıp, Nani'ye ikinci golü attırdı.
Sezon başında Şenol Güneş'in almak için çok uğraştığı iki eski öğrencisi Volkan Şen ve Ozan Tufan gecenin kaderini çizdi, belki Beşiktaş ve Şenol Güneş'inkini de…