Beşiktaş'ta sahaya Oğuzhan kaptan çıktı. Ama takımın 'Oyun kaptanı' Quaresma. Sadece taraftarın değil, hocasının da saygısını kazanmış. Şenol Güneş de ona 'Özel yeteneklerini' göstermesi için daha özgür bir alan bırakmış. Quaresma'nın bunu 'Çoğunlukla' doğru kullandığını söylemek lazım. Ara sıra macera arayan işlere girişse de altından kalkabilecek yetenekleri olduğu için hoşgörüyü hak etti. Sıkıntı şu ki; onu bu kadar coşkulu ve istekli gören takım arkadaşları da 'Her şeyi Reis yapsın' beklentisine girince, Beşiktaş'ın ayarı bozuldu. Skorda da 2-0 üstünlüğün verdiği rehavet Trabzonspor'un oyun olarak öne çıkmaya başlamasına yol açtı.
Aboubakar yetenekli bir oyuncu. Bazen 'Bu kalıptan, böyle bir kıvraklık, estetik çıkar mı' şaşkınlığına neden olacak işler yapsa da sonunu getirmekte sıkıntısı var. Son vuruşlardaki problemini çözebilirse Beşiktaş'ı sırtlayacak bir golcüye dönüşecek. Ancak Cenk için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Şenol Hoca onu kazanmak konusunda ısrar etse de o kendini kaybetmiş ve kolay kolay bulabilecek gibi de durmuyor. Buna rağmen Şenol Hoca'nın Aboubakar'ı çıkartıp, onu sahada tutmasına aklımız ermedi.
Son 3 haftadır yenilmeyen Trabzonspor dün de cesur ve karakterli oynadı. Mehmet Ekici eski günlerine döneceğinin güçlü işaretlerini verdi, Yusuf şansını çok iyi kullandı. Ne var ki Quaresma'nın tekmesiyle sakatlanıp, sedyeyle sahayı terk etti. Hakemin verdiği ve vermediği penaltılar tartışılır, hatta Oğuzhan'ın, Ekici'ye dirseğini 'iş kazası' diye sarı kartla geçiştirebilir ama Quaresma'yı atmalıydı. Önce sessiz kaldı, sonra Yusuf'un feryatlarından etkilenip sarı verdi. Herkesin, "Kırmızı" dediğine sen "Sarı" diyorsan git gözlerini kontrol ettir ve bu işi bırak. Adaletten uzak, eyyamcı kararlarınızla camiaları birbirine düşman ediyorsunuz. Bir de hiç sıkılmadan, utanmadan yakanızda FIFA kokartıyla dolaşıyorsunuz.