Şenol Güneş'in kadro tercihi beni hiç şaşırtmadı. Yıllardır Şenol Hoca'nın bu düzeydeki maçlardaki stratejilerini takip eden biri olarak, yanılmadım. Zaten favori olan ve oyunun psikolojik üstünlüğünü elinde tutan Napoli'ydi. Bir ego savaşına girmek yerine, onların oyun içinde özgüvenini zaafa uğratacak bir stratejiye ihtiyaç vardı. Bunun için de güvenli, kademeli ve disiplinli bir savunmaya…
Beşiktaş dün bunu ilk dakikalarda çok iyi yapamadı ama bazı pozisyonlarda şans da yardım etti. Önde yapılan baskıyı Napoli kolay aşınca, savunma dörtlüsü ciddi açıklar verdi. Fabricio'nun olağanüstü bir kurtarışı ve rakibin kafaya çıkıştaki zamanlama hatası bocalama döneminin hasarsız atlatılması adına değerliydi.
Ve tamamen gol atmaya kurgulanmış Napoli, savunma güvenliğini tamamen unuttu. Tolgay, Quaresma, Adriano üçlüsünün kusursuz organizasyonu, rüzgarı da tersine çevirdi. Sendeleyen Napoli'ye golden 5 dakika sonra Quaresma öldürücü darbeyi vurabilirdi. Aboubakar'ın harika kestiği topun gelişine voleyi yapıştırmak yerine -ki bunları yapacak kapasitede bir oyuncu- kontrol etmeye kalkınca topu ayağının altından kaçırdı.
Şenol Hoca her fırsatta oyuncularına, "Hakemin işini yapmaya soyunmayın" uyarısı yapsa da Caner'in Napoli golündeki bir anlık 'ofsayt' duraklaması affedilmezdi. Callejon, Mertens ikilisi de affetmedi.
Aboubakar'ın golünde Napoli savunmasının asisti bir lütuftu. Aboubakar çok kötü bir tercih yaptı ama top filelere giderken, o da üzerindeki baskıyı San Paolo Stadı'nın çimlerine gömdü.
O dakikadan sonra da zaten maç maç olmaktan çıktı. Rus hakem Sergei Karasev ilk penaltı pozisyonunda 'Kötü niyetli' olduğunu ortaya koymuşken, Caner'in ikinci penaltıda bozuk zihniyete çanak tutması hataydı.
Maradona son röportajında, "Mafya benden harç istedi, Napoli'de o yüzden teknik direktörlük yapamadım" demişti. Sanırım Karasev de bu yüzden dün hakemlik yapamadı. Ama gecenin Mario Puzo'su Aboubakar, 'Baba Benim' dedi.