Maçın ilk 20 dakikasında Fenerbahçe büyük baskı kurdu. Bu sürede kalesinde sadece tek gol görmesi Trabzonspor’un iyi savunmasıyla alakalı değildi, kabus gibi geçen bu bölümde sadece futbol şansı onların yanındaydı açıkçası.
Sarı-lacivertlilerin üstünlük kurmasının birçok sebebi sayılabilir: Ev sahibi ekip 3 haftadır İstanbul’da oynuyor, bordo-mavililer ise 11 günde dördüncü maçına çıkıyor. Ezeli rakibe karşı oynama iştahı, JailsonEmre-Kruse hattının makine gibi işlemesi, taraftarın coşkusu bir tarafta. AEK maçında biri takımın en özel isminin sakatlığına neden olan yanlış rotasyon hamlelerinin sonucu ile yıpranmış bir takım diğer yanda.
Sonra, maçtan önceki “Trabzonspor’un hücum gücü süper, F.Bahçe’nin kötü savunmasını çok zorlar” şeklindeki öngörüleri doğrulayan gelişme yaşandı, Fırtına sahneye çıktı. 40’a kadar net pozisyonlar buldu. Bu sürede kalesinde tek gol görmesi Fenerbahçe’nin iyi savunmasıyla alakalı değildi bu kez; Avdijaj’ın bencilliği ve Nwakaeme’nin şanssızlığı skoru dengede bırakan faktörlerdi.
İlk yarının son bölümünde ise sahnede tek isim vardı; Rodrigues. Onu kimse durduramadı, birinde direk, diğerinde kendi kendini durdurdu! İkinci yarıda Trabzonspor’un yorgunluğu tavan yaptı, rotasyon mağdurları A. Parmak, Nwakaeme, Sosa’yı anladık, en atletik isim Ekuban bile durarak oynadı. Fenerbahçe ile Uğurcan arasında geçti dakikalar, hep genç kaleci üstün geldi. Yüksek tempoda oynayan Fenerbahçe’nin direncini azaltan, bordo-mavilileri son bölümde oyuna ortak eden, bu zor maçta bir puanın mimarı olan isimdi.