Kuşkusuz Dünya Kupası'na giden yolda en çetin kurayı biz çektik. Portekiz'i geçsen de karşına çıkacak takım büyük İtalya olacak düşüncesi vardı ama Makedonya sürprizi yaptı, biz yapamadık.
Kuntz her ne kadar maçtan önce, "Kaybedecek bir şeyleri olmayanlar korkmazlar" dese de maça başladığımızda sözünü ettiği cesaretin sahaya yansımadığını gördük. Savunmaya çalışan ancak bunu çok başarısız ve beceriksiz bir şekilde yapan Milli Takım vardı. Ne ön alanda baskı yaparken organizeydik ne de savunurken sistemi doğru uygulayabildik. Sürekli patlak lastik gibi arabayı yalpalatan bir bozuk ayar söz konusuydu ve bunun neticesinin iyi olmayacağı belliydi. Nitekim korktuğumuz da çok erken başımıza geldi.
Golü yedikten sonra daha derli toplu ve daha organize bir takım hüviyetine büründük. Yenik duruma düşmek belli ki takım üzerindeki stresi kaldırmış, daha aklı başında işler yapmaya başlamıştık. Bu bölümde en az 3 tane çok net beraberlik fırsatını harcadık. Şunu gördük ki Portekiz'in üzerine gidebilirsek, savunma yapma konusunda çok başarılı değiller ve açık bulmakta zorlanmayacağız. Fakat ne yazık ki biz bu fırsatları kolayca harcarken yine eğlencelik bir gol yedik. dmanda bile böyle goller yenmez. Savunmadan, kalecimize kadar herkesin hatası vardı. Ve ikinci yarı başlamadan önce böyle büyük bir rakibe karşı, böyle berbat gollerle 2-0 geriye düşmüş bir Milli Takım'ın, bu yükün altından nasıl kalkacağı sorunu dağ gibi önümüzde duruyordu.
İkinci yarı yedek oyuncular dahil hiç kimsenin ısınmadan soyunma odasına gitmesi aslında ilk yarıda nelerin yanlış yapıldığını ve neler yapılması gerektiğini konuşmak için 15 dakikalık bir brifing verileceği anlamına geliyordu. Nitekim soyunma odasından çok iyi döndük. Portekiz gibi bir takıma karşı 2-0'dan geri dönme şansını ne yazık ki Burak dışarı attı. Burada ne Burak'a ne de ona penaltı attıran teknik ekibe laf edemem
Sağlık olsun. Bundan sonrası güzel olsun. Ayağınıza, yüreğinize sağlık.