Gençliğimizde oynadığımız Türkiye'nin en iyi zeminine sahip olan Atatürk Stadı'nı dün akşam görünce, içim sızladı. Hele hele F.Bahçe'nin oynadığı futbolu görünce de ne yedeklerden ne de yarının ümit verecek gençlerinden umudun yok olup, uçtu.
Ev sahibi Menemen, klasik F.Bahçe forması, F.Bahçe ise sadece beyaz bir formayla sahaya çıkmıştı. Eğer bu maçı yabancı bir göz seyretmiş olsaydı, çubukluların F.Bahçe, beyazların ise Menemen olduğunu düşürdü. Çünkü oynanan futbol tıpkı üç gün önceki G.Birliği maçının aynısıydı. Futbolu oynayan rakip, golleri kaçıran rakip, maçı kazanan ise dün akşamki gibi F.Bahçe olmuştu. Ama her iki maçta da Sarı-Lacivertliler'in en iyi adamı kalecileri Volkan ve Fabiano oluyordu.
Neustadter ve Skrtel'in hatalarını kapı açan ön libero Ozan ve Salih'e ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Büyük umutlarla alındılar ama yine kilo almış, emekli futbolcu görüntüsü vermeye devam ediyorlardı. Genç Salih dedik, iki sene Roma'ya gönderdik. Be evlat iki sene orada futbol adına hiçbir şey mi öğrenmedin! Forvetteki Aatif ve Stoch'a gelirsek, egolarını tatmin etmekten başka bir şey yapamazken, Fernandao'nun agresif hareketlerini anlamak da zordu.
Açıkçası söyleyeyim, ilk yarıdaki dengeli futbola karşın, ikinci devre Menemen'in F.Bahçe karşısında Erhan, Abdullah, Efe, Mert, Erman, Ahmet gibi futbolcuların birçok gol pozisyonunda ya sahneye Fabiano çıkıyordu ya da bu isimlerin tecrübesizliklerinden dolayı son vuruşlardaki kalitesiz bitiricilikleri belki de
F.Bahçe'yi farklı mağlubiyetten kurtarıyordu.