Sırasıyla inancını, hocasını ve son olarak başkanını kaybeden Galatasaray, Karagümrük karşısına çıktı. Bu saatten sonra Karagümrük maçının taraftarlar için ne kadar önemi olduğunu biliyorum!
O yüzden onlar için bu maçın önemi ne kadarsa, yazının sonunda bu önem kadar bir değerlendirme yapacağım. Ama Galatasaray'da genele bakmak lazım. İşlerin bu noktaya geleceği sezon başından belliydi. Büyük takımlar ne zaman, "Gençleşiyoruz, bize 3-5 sene zaman verin" derse, o sezon kabusa döner.
Bu kural Galatasaray'da da değişmedi. Ayrıca bunun nasıl bir gençleştirme operasyonu olduğu da tartışılır ama orası ayrı bir konu. Fatih Terim, 2 yıl başarısızlığın ardından bu sezon başında 3 sene istediğinde aslında Galatasaraylılar sayıma "1-2- 3" diye geçmedi.
Yazının başında da söylediğim gibi büyük takımlarda işler farklıdır. Matematik de farklıdır. Fatih Terim "1-2-3" diye saymak isteyebilir ama camia, önceki 2 sezondaki başarısızlığı unutmaz ve sayıma "1"den değil, "2+1=3"ten başlar. Dolayısıyla hocayla yollar ayrıldı. Burak Elmas da sezon başında, "Fatih Terim'le yürüyeceğiz" demişti.
Sonrasında yeni bir yol arkadaşı arayınca ve sezon başındaki diğer projelerinin büyük bölümünü de yapamayınca üyeler, Başkan'ın Fatih Terim'siz yürümesine de gerek olmadığına karar verdi. Yeni başkan kim olur, hangi hocayla anlaşır, kimler transfer edilir, kimler yollanır bilmem. Ancak kim gelirse gelsin, "Gençleşme, küçülme vb" gibi söylemlerde bulunursa, o yönetimin de ömrü uzun olmaz.
Büyük takımlarda başarı esastır. Şimdi gelelim Karagümrük maçına... Galatasaray hızlı başladı, golleri buldu, sonrasında da adeta aktif dinlenme yaptı. Dinlenmenin dozunu kaçırınca, Muslera penaltı dahil inanılmaz kurtarışlar yapmak zorunda kaldı. Dünkü maçın özeti de böyleydi...