İki takımın hocası da son maçlarını kaybetmişti. Dün akşamki maça Fatih Terim mutlak 3 puan için, Poul Le Quen de bir beraberlik alırsam hem sıralamadaki yerimi hem de seyirci açısından özgüveni geri alırım düşüncesiyle çıkmıştı.
Ancak ilk yarı olsun, ikinci yarı olsun oynanan futbola baktığımızda Bursaspor’un 3-5-1-1 taktiğiyle sahaya çıkmasına rağmen 5’li defans yapıp, orta sahayı da dörtleyerek duran toptan ya da bir karambolden gol atarım düşüncesi maalesef dün akşam iflas etti.
Düşünün ki ilk yarı kaleye şut atamayan, ikinci yarı ise biri duran toptan 2 şut deneyen ve isabetli şutu bulunmayan Le Quen için kanımca bu hafta içerisinde Uludağ’dan değişim rüzgarı esecektir.
Galatasaray’a gelirsek, hani bir laf vardır ‘Her eve lazım’ diye. Açıkçası Gomis gibi futbolcu da her takıma lazım. Ama maalesef Gomis bir tane ve o da Sarı-Kırmızılı formayı giyiyor. İlk golde Rodrigues’in pasına sol ayakla plase vuruşu ancak kendisi gibi klas ayaklara sahip olan bir futbolcunun yapabileceği bir işti.
Sol tarafta yeni transfer Nagatomo ile Linnes’in, önlerindeki Feghouli ile birlikte hem defansif anlaşmalı diyalogları rakibi kanatlardan yıktı. Gomis’in de hem pres anlayışı ile hem de zorlamalarıyla rakip stoperleri zor durumda bırakması Fatih Hoca’nın taktiksel becerisinin en güzel örneklerinden biriydi.
Dün akşamki futbolcuların verilen taktiği iyi algılayarak sahaya yansıtmaları hem güzel futbolu hem de kaçan ve iki direkten dönen pozisyonların dışında farklı galibiyeti getirdi.
İşte bu futbol görüntüsü hem seyirciyi hem de teknik heyeti mutlu ederken, bir hafta önceki mağlubiyet unutarak Fenerbahçe maçına kadar 3’te 3 parolasının ilk etabı rahat geçildi.
Tabii ki Galatasaray’ın bu kadar kanat ve ortada rahat oynaması, top yüzdesinin inanılmaz farklı olması ve Ekong’un 38’de takımını 10 kişi bırakmasına bağlayabiliriz. Ancak bu dakikaya kadar da Galatasaray rakibinden üstündü ve her şey yolundaydı.
Maicon, Serdar ikilisinin önünde sakatlanıncaya kadar Donk’un yeni bir transfer anlayışı içinde ilk 11’de oynaması, Selçuk’u yeniden futbola döndüren Fatih Hoca’nın onlara verdiği özgüveni gösteriyor. Bireysel futbol kimliklerinin yenilenmesi de beraberinde geldi. Buraya kadar her şey güzel. Ama anlamadığım iki konu var. Serdar’ın golünden sonra gol sevincini birbirine sarılarak yaşarken Belhanda’nın parmağının Donk’un gözüne girmesi ve bu oyununun çıkması ve Eren’in oyuna girdikten 3 dakika sona Belhanda tarafından sakatlanıp, çıkması. Bu futbolcular açısından şanssız bir durumdu.