Dün akşamki maçtan sonra herkes Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutlayacak. Şampiyonluk kutlamakta tabii ki haklılar. Ama ben Başakşehir'in Rize deplasmanında 90+5'te penaltıdan yediği golle 3-3 biten maç sonrası twetter’ımda 'Beşiktaş'ın şampiyonluğunu tebrik ederim' mesajını, yani şampiyon olacağını vurgulamıştım.
Beşiktaş Antep’te sadece şampiyonluğu kazanmadı, maddi durumu iyi olmayan rakibi Gaziantep'e de hatırı sayılır bir tribün geliri kazandırdı. Şehirdeki esnafın da aynı şekilde yüzünü güldürdü.
Sezon başından beri Başkan ve yönetimiyle, Teknik Direktörleri Şenol Güneş ve ekibiyle, devre arası akıllı ve hesaplı yaptığı ara transferlerde şampiyonluğu anasının ak sütü kadar hak ettiler.
Tabii ki burada Başakşehir’in de ikinci olarak Şampiyonlar Ligi ön eleme oynamayı hak kazanmasını unutmamak gerekir.
Her yönüyle ve muhteşem seyirci ve basın desteğiyle şampiyon olan Siyah-Beyazlılar'dan sonra ligi ikinci bitiren Başakşehir'in, Galatasaray ve Fenerbahçe’ye atmış olduğu puan farkını da söylemeden geçemeyeceğim.
Dün akşam Süper Lig’e veda eden Gaziantepsporlular ellerinden geleni yapmak isteseler de yaşamın bir gerçeği var ki o da güç dengesi. İşte bu güç dengesini masaya yatırdığımızda Beşiktaş’ın ne kadar ağır bastığını görüyoruz.
Dün akşam başta Oğuzhan ve Talisca'nın virtiözlüğünde, Babel, Aboubakar ve 'Acaba gol kralı olabilir miyim' düşüncesindeki Cenk'in ortaya koyduğu futbolu, iyisiyle kötüsüyle takdir etmemek, şampiyon ekibe haksızlık olur. Tıpkı defanstaki dörtlünün, Gökhan, Marcelo, Tosic ve Adriano’dan kurulu ve bazen hatalarıyla ama çoğu zaman sevaplarıyla alkışladığımız Fabri’li 11’i alkışlarken ön liberodaki Atiba'yı sağ kanattaki Quaresma'yı unutmak futbol adına büyük nankörlük olurdu.
Şenol hocamı kutlarken, son dakikalarda kaptan Necip'i ve eski göz ağrısı Demba Ba'yı ve Caner'i oyuna alarak şampiyonluk lezzetini onlara tattırdığı için de kendisine ayrıca bir şapka çıkartıyorum.
Kısacası Beşiktaş'ın ilk 11'ine baktığımızda eğer Atiba ve Quaresma sakat olmasa bir çok yabancı oyuncudan kurulmuş kadroyu görecektik. Bir tek Gökhan'ın Türkiye'de doğduğunu, diğer Türk futbolcuların orta Avrupa'dan geldiğini düşünürsek, eğer basketbolda sadece yabancılarla Avrupa Kupası alınıyor diyenlere, şu göndermeyi de yapmadan geçemeyeceğim.
Eğer basketbolda bu yapılıyorsa 14 yabancı izni verilen ligimizde buyurun öyle bir teknik adam ve kadro kurun ki UEFA veya Şampiyonlar Ligi Kupası’nı getirdiğinizde kimse ağzını açamasın.