Üstündeki 3 takım bir gün önce 2’şer puanla 6 puan kaybetmişti. ‘Bu ne demek oluyor?’ derseniz dün akşamki Kasımpaşa maçı Galatasaray için galip geldiğinde 9 puanlık bir kazanç anlamı taşıyordu. Ve nitekim zor da olsa maçı kazanarak sıralamadaki dördüncülükten, ezeli rakibi Fenerbahçe’nin üstüne çıkarak üçüncülüğe demir attı.
Önceki günkü derbi maçı sonrası Kasımpaşa-Galatasaray maçını analiz ettiğimizde hiç değilse daha hareketli, pozisyonlu, çekilen şutlar, kaleyi tutan toplar, penaltı ve gollerle zevk aldığımız bir maç oldu.
Oyunun hemen başında ağırlığını koyan Galatasaray rakip ev sahibi Lacivert-Beyazlılar’ın adam değil, saha markajı içerisindeki futbol anlayışı ile istediği gibi top gezdirmiş, ancak gol pozisyonlarını başta Podolski’yle uzaktan çekilen şutlarla, neticeyi bulmaya çalışmıştı. Nitekim oyunun ilk dakikalarında Podolski’nin uzaktan çektiği 3 şuttan bir tanesi gol oluyor ve Galatasaray maçın hemen başında rahatlıyordu.
İlk yarı boyunca Galatasaray’ın gezdirmiş olduğu top trafiğini, Kasımpaşalılar bir film seyreder gibi seyretmiş ancak rakibine de fazla gol pozisyonu vermemişti. Tunay ve Adem’in uzaktan şutlarını Muslera rahatlıkla çelerken hakem Mete Kalkavan ilk yarının sonunda belki de Kasımpaşa açısından gol fırsatı olacak bir pozisyonda Yasin’in koluyla aldığı topu es geçiyordu. Bu şekilde hem Kasımpaşa’nın tehlikesi bitiyor hem de Yasin sarı karttan kurtuluyordu.
İkinci yarı aynı görüntüler devam ederken Podolski’nin, Eren gibi duran golcü değil, gezici bir santrfor hüvviyetinde olması sahanın en çalışkanlarından Yasin’i rahatlatırken Sneijder’i de oynatmayı değil, oynamayı düşünen bir futbolcu kimliğine dönüştürüyordu.
Bruma’dan bahsetmek istersek değişen bir şey yok. Daha hala halı saha futbolcusu görünümünde. Topu çok sevmesi, çalım hastalığı, takım oyunu yerine bireysel futbolcu kimliği ile olması gereken faydayı sağlayamıyor. Bakmayın siz attığı şans golüne. O golü de hem defansif hem ofansif anlamda dün gecenin en iyilerinden Carole’e borçlu.
Defansta tecrübeli Hakan’ın yanı sıra Serdar'ın pozisyonlarda rakibine dengesiz girişi çoğu zaman oynadığı mevki açısından hem kendine hem de takımına zarar veriyor. İlk golde kendisinin daha sonra da Sabri’nin hatasıyla yenilen golden belki de 2 puanı bırakacak bir tehlike ortaya çıktı. Kasımpaşa’nın 10 kişi kalması Galatasaray’ı rahatlatacağına, 10 kişilik rakibi Koita'yla penaltıyı yakalıyor ama Adem Büyük’ün soyadına yakışmayacak şekilde kötü penaltısı Galatasaray’ın puan kaybetmesini önlüyordu.
Dakika 88’i gösterirken Veigneau yükseliyor ancak Muslera topu elinden kaçırdıktan sonra hakemin faul düdüğü çalmasıyla Galatasaray ağlarına giden top gol olarak değer kazanmıyordu. Bence bu temiz bir goldü.
Riekerink'e bir sorum var. Son dakikadaki Eren ve Josue değişikliği zaman geçirmek için miydi yoksa oyunculara para kazandırmak için mi!