Norveç karışsında tarihi bir maça çıktık. Katar yolunda umutlarımızı korumamız için mutlak kazanmamız gereken bir mücadeleydi. Kadıköy'de tribünler yüzde 50 dolu, yeni teknik adamla Milli Takım'ın atmosferi ve havası da maç öncesi bir başkaydı. Hani bu tabloya baktığında Türkiye'nin sahaya çıkıp, rakibi sürklase etmesini bekliyorsun. Nitekim ilk 6 dakikada böyle bir görüntü de vardı. Ama ne olduysa attığımız golden sonra oldu. Önde olan Milli Takımımız'ın oynaması gereken futbolu Norveç oynamaya başladı. Ayağa paslarla, boş alanlar yaratıp, çok rahat bir şekilde kalemize gelmeye başladılar. Norveç'in baskı kurduğu bölümlerde hem sağ bek, hem sol bek hem de stoper ve ön liberoda yetersizliğimiz ortaya çıkmaya başladı. Berat'ın bu anlamda yaptığı çok kritik hatalar, Zeki'nin panik halleri, Caner'in ise yetersizliği göze çarptı.
Topu kazandığımız ve organize çıkmaya çalıştığımız zamanlarda da dağınık bir görüntü içindeydik. Stoperlerimizin oyun kurma becerisinin ne kadar eksik olduğunu dün bir kez daha gördük.
Hakan Çalhanoğlu bu anlamda hayal kırıklığı yaratan bir diğer oyuncumuzdu. Serie A'da üst düzey futbol oynayan ve müthiş işler yapan Hakan'ın dün yakalanan fırsatlarda topu çok basit bir şekilde Norveç savunmasının arkasına aşıramaması beni şaşırttı.
İkinci yarıda da ilk yarının benzeri bir görüntü vardı. Tek fark ikinci yarının başındaki baskımız gol getirmedi ve dengeyi çabuk kuran Norveç, yine oyunu istediği şekilde oynamaya devam etti.
Stefan Kuntz'un yaptığı değişiklikler de pek fazla işe yaramadı. Çünkü rakibe hedeflediğimiz baskıyı yapamadık. Ön alanda çok iyi karşılayıp, oyun kurmamıza izin vermediler.
Dün geceki görüntü ve sonuç ne yazık ki Milli Takım'ın geleceği adına iyi şeyler söylememiz için yeterli değildi. Eski tas, eski hamam görüntüsü devam ediyor.