2000 altı mıydı
2000 üstü müydü bilmiyorum.
Lakin İstanbul’da oynadığımız Tottenham maçından sonra aklımda kalan tek hadise
UEFA’nın Beşiktaş taraftarından övgüyle bahsettiği, teşekkür ettiği,
Ve onurlandırdığıydı.
Canım İnönü Stadı ve onun müdavimlerinin inanılmaz uyumunu
Tüm dünyaya afişe etmişlerdi.
Dün gece maçı seyrederken aklıma düştü de…
Mazinin belini kırayım dedim izninizle.
Sonra geçmiş tükendi
Ve geceyi yaşamaya koyulduk.
Bilic’in kadro seçimi de önemliydi, uygulayacağı taktik de…
Bir gece evvel oynanan Arsenal maçını nasıl izlediği de…
Ama aslında en önemlisi
Sahaya çıkanların nasıl oynayacağıydı ki
Daha maçın başında
Olcay’ın bir adım daha atıp vurması gereken
Bomboş topun “Vah”larındaydık.
Maça hızlı başlamıştık
Hakem ‘Ben daha hızlıyım’ deyip
Demba’ya yapıştırıverdi kartı.
Motta’nın bindirmeleri
Tottenham’a nefes aldırmayan orta saha
Demba’nın direkten dönen topu…
Bunların hepsi ilk 10 dakikada oldu biliyor musunuz!
Sonra iyi oynadığımız dakikalarda gol yeme hastalığımız nüksetti.
Ve saçma bir gol yedik.
Topu Beşiktaş’ın oynadığı
Tottenham’ın da bu oyunu seyrettiği bir güzergahtaydık.
O güzergahta Olcay öyle bir gol kaçırdı ki
Ne yapsam nafile…
Seyretmeden anlayamazsınız.
Ve su gibi geçen kora kor bir ilk yarı.
İnönü Stadı’nda bıraktığımız “Haydi Kartal!” seslerinin
“White Hart Lane” versiyonuyla başladı ikinci yarı.
Görmeyi arzuladığımız istekli ve saldıran bir Beşiktaş vardı sahada.
O sırada Olcay bir gol daha kaçırdı ki
Onu da anlatamam.
Seyretmeniz lazım.
Sonra bir vole ki
Onu da anlatamam
Bunu seyretmeniz yetmiyor, yaşamanız lazım.
Sonra Bilic’ten mükemmel bir hamle geldi.
Veli’ye teşekkür etti, Oğuzhan’ı aldı oyuna…
Sonra tüm şarjörü boşalttı Bilic
Ve bence en doğru olanı yaparak
Pektemek’le Kerim’i oyuna dahil etti.
Sahayı dar ettik, hapsettik, ısırdık
Ve koparmak için her şeyi yaptık.
Ve kopardık da…
Ve gerçek Beşiktaş gelmek üzere arkadaşlar.
Onu da seyretmeniz lazım.