Salı akşamı Kiev'de yaşanan maddi ve manevi yaranın
En büyük tedavisi
Beşiktaş taraftarının takımını bağrına basışıydı.
Çarşamba sabahının köründe
04.30'da
İstanbul'a inen uçağı karşıladılar.
Dün gece de tribünleri doldurdular.
Daha ne olsun.
O kadar kayıp içinde en büyük kazanım buydu.
Ve bu duygularla çıkıldı sahaya.
Quaresma'nın yokluğunda Olcay'ı
Gökhan İnler'in varlığında Necip'i tercih etmişti Şenol Güneş.
Gerisi hep bildiğimiz çocuklardı.
Maçın başlarında orta sahada çoğalamadığımızdan
Uzun toplarla Olcay'ı düşünüyorduk hep.
Onlar da orta bölümü sık tutup Beşiktaş'ı çıkartmamaya çalışıyorlardı.
İlk 20 dakika böyle geçti.
Yavan geçen maçın ilk yüzde yüzü onlardan
Sonraki yüzde bini bizden geldi.
Birinden Deniz
Öbüründen Aboubakar yararlanamadı.
Dakikalar 37'yi gösterdiğinde 'Büyük Beşiktaş ablukası' başladı.
Hani uzaylılar gelir de dünyanın üzerine çöker ya
Gökyüzünü göremezsin
İşte aynı öyle oldu.
Nefes alamıyordu rakip takım.
Ama gol de olmuyordu bir türlü.
Sonra hakem 'Hadi biraz soluklanın' deyip ilk yarıyı noktaladı.
İkinci yarının başı ilk yarının sonu gibi olmasa da baskılı başladık.
Olcay çıktı, Gökhan'ın önü boşaldı diyorduk ki
Gökhan önünde kalan topla dripling yapınca çelmeyi yedi.
Çelme bence dışarıdaydı ama hakem penaltı noktasına yürüdü.
Cenk de gole: 1-0.
Gol olunca kapanan rakip öne doğru çıkmaya
Hal böyle olunca Beşiktaş da arkaya sarkmaya başladı.
Tam da bu vakitlerde Oğuzhan'ın yere düşüşünü
Hakemin yine penaltı noktasına yürüyüşünü gördük.
Cenk de hemencecik ikileyiverdi.
Tabela iki fark olunca Beşiktaş kendi sahasına çekilip, üstüne gelen rakibini kontrayla sürklase etmeyi planlıyordu.
Ve bu minvalde çok pozisyon yakalayıp, akıllara zarar goller kaçırdık.
Yine son dakikalarda klasik ve müzmin hastalığımız devam edip bir gol yedik ama
Netice itibarıyla hafta içinde yaşadığımız travmadan sonra ihtiyacımız olan bir galibiyet aldık.
Burada şanlı Beşiktaş taraftarının varlığı ve müthiş desteği en çok göze çarpandı.
Teşekkürler çocuklar.