Ağız alışkanlığı,
Bizim jenerasyon hep ‘Kaptan’ derdi ona.
Sonraları antrenör olunca,
Rıza Hoca oldu ama
Beşiktaş’a Teknik Direktör olduğunda bile,
Dedim ya ağız alışkanlığı hep ‘Kaptan’ derdim kendisine.
Tribüncüyüz ya.
Her seferinde de ağız dolusu bağırıp,
Tempoyla tribüne çağrışımız gelir aklıma.
“Büyük kaptan”
Mükemmel Beşiktaş yıllarının yanında,
Hakkaniyetle ve çok şerefli Beşiktaş kaptanlığı yaptı.
Tek leke yok.
Ne zamandır içimde ukdeydi yazmak,
Bugüne kısmetmiş.
***
Zaman içerisinde çok takım çalıştırdı,
Başarılı olduğu yerler de var,
Tıkandığı yerler de.
Başka takımların başında Beşiktaş’a karşı sahaya çıkarken de onuruyla hep mücadele etti.
Yalnız son zamanlarda
Beşiktaş’a karşı yaptığı maçlardan sonra,
Verdiği demeçlerden ötürü
Sosyal ağda bayağı ve sıkça eleştirildi.
Aslında yazıyı yazmama sebep de bu.
Şimdiye denk geldi.
Aslında bütün Beşiktaşlılar’ın Kaptan’a olan sevgisini bilirim.
Lakin işini yapma hırsından kaynaklanan,
“Dozaj” hataları
Ortamı limoni yaptı.
Olsun.
Sınırlar zorlanmadıkça hareket iyidir.
İnsanların ‘Kaptan’a gücendikleri konu,
Bu kadar Beşiktaş düşmanı varken, sen içimizden biri olmana rağmen,
Çalıştırdığın takımın haklarını savunacağım diye,
Beşiktaş maçlarındaki faulü, ofsaytı gündemde tuttun.
Ama kimsenin şüphesi olmasın ki;
Kaptan adam gibi adamdır.
Ne garip, ne idüğü belirsiz adamları
Beşiktaş’ın çocuğu yapıyoruz da,
Özbe öz, lekesiz, tertemiz Rıza Kaptan’a mı bulaşacağız.
Onun işi teknik direktörlük.
Boşta kaldığında onu
televizyonda yorum yaparken de göremezsiniz,
Futbol dışı magazinsel konuların içinde de…
Ne derseniz deyin bana,
‘Bir Rıza kolay yetişmiyor’ derim ben yalnızca.
Olabilir.
Frekans çoğu zaman tutmayabilir.
Ama inanın ki çok emeği var.
Tribüne de takıma da.
Yusuf Hayaloğlu şiirindeki gibi,
“Ah be Rıza” dememek için,
Değerlerimize sahip çıkalım lütfen.
Zira, değerlerine sahip çıkmayan toplumlar asla aşama kaydedemez.
Biz olamazsak,
Bizim çocuklarımız,
Arkadaşlarımız,
Büyüklerimiz yürüsün.
Uzayan dal Beşiktaş’tan olsun.
Hadi sağlıcakla…
Tavukları pişirmişem!
Şeref Bey’de oynanan son Galatasaray maçında,
Kulağa hoş gelmeyen bağırışlar (!) yüzünden
Ve buna mukabil,
Uygulanan cezai sistemden dolayı,
Çoğu taraftar, Pazar günkü Osmanlı maçına gidemedi.
Eyvallah!
Lakin cebinde kombine olup,
Küfür bile etmemişken belki,
Aldığı ceza yüzünden maça gidemeyen baba
Kulübün “Perşembeye kadar biletinizi devredin, yoksa sizin biletinizi biz satarız” bildirisini
Okumadığından, bilmediğinden, duymadığından,
Bırakın yakın arkadaşını
Cuma ya da cumartesi günü oğluna devretmeyi planladığı biletin yerinde
Yeller estiğini görünce çılgına dönüyor.
‘Böyle bir şey olabilir mi?’ diye sağa sola koşuyor ama
Nafile sevdalar.
İnsanlar yapılan her bildiriyi okumak veya bilmek zorunda mı?
Belki adamın yurt dışında işi var,
Şehir dışında belki.
Belki hastanede ızdırapta,
Hem herkes internete hakim mi arkadaş!
Oğluna söz vermiş,
‘Gideyim, geleyim!?’
Sonra bir bakıyor ki;
‘Tavukları pişirmişem’ çalıyor radyoda!!
İşin maddi boyutuna girmiyorum bile.
Siz ne diyorsunuz bu işe bilmem ama
Ben şaştım kaldım vallahi.
Hem hani bin 700 kamera vardı da taşkınlık yapanı, küfür edeni zumluyordu falan…
Yapmayın arkadaşlar lütfen!
O yüzden kulüpteki yetkili mercilerden ricamız
Taraftarı mağdur kılan
Hatta yakınlarına rüsva eden,
Bu garip döngüye bir son vermeleri.