Cumartesi Kütahya'daydık.
Daha doğrusu önce tarihi Germian Konağı'na, Kütahyalı dostların yanına uğradık.
Oradan Tavşanlı'ya
Tavşanlı Beşiktaşlılar Derneği'nin kuruluş yıl dönümüne icabet ettik.
Dernek Başkanı Kudret Vural Bey'in ve yönetim kurulunun davetlisiydik zira.
Gediz ilçesinden Emet'ten, Kütahya Derneği'nden
Bütün Beşiktaşlılar, Tavşanlı'ya akın etmişti.
Büyük bir misafirperverlik örneği oldular, hepsine teşekkür ederim.
Dolu dolu bir gece yaşadık.
Ben kürsüye "İyi akşamlar, hoş bulduk" konuşması için çıktıktan sonra
"Beşiktaş'ın armasını kim nerede yaşatıyorsa ona teşekkür ederiz ve ona boynumuz her zaman kıldan incedir" kelamını salonun ortasına bırakarak da indim.
İnce bir alkış koptu salonda,
Sonra insanlar merak ettiklerini sormaya başladılar.
Ben de işime gelenleri cevapladım!
Şaka şaka.
Ne sorulduysa altını doldurduk, hiçbir soru işareti boş kalmadı.
Nalına da vurduk, mıhına da
En ilginç sorulardan biri, "Sen Galatasaray maçında tribünde olsaydın Tolga konusuna nasıl yaklaşırdın?" oldu.
Eskiden takımla tribün arasında soğuk rüzgârlar estiğinde,
Yapılacak her türlü hamleyi, oynanacak derbi ya da Avrupa Kupası maçı sonrasına bıraktığımızı,
Ve bu kararı da oy birliği ve oy çokluğuyla aldığımızı detaylarıyla anlattım.
Herkes son bir şansı hak ederdi çünkü.
Ama bazıları da kaderini kendi çizerdi.
Sonra yakaladılar ya beni sorular çatallaşmaya başladı.
İçlerinden birisi alıp mikrofonu eline
"Üç büyükler içinde en çok saha kapama cezası Beşiktaş'a verilmiş
Siz de o tribündeydiniz, ne diyorsunuz bu işe?" demez mi.
Hoppalaaaa!
Çare yok cevaplayacaktık.
Lakin orada olanlar kulağını
Buradan okuyanlar da gözünü açsındı.
İbrahim Toraman'ın son dakikada gol attığı,
Diyarbakır maçını hatırlattım insanlara…
Maç bittikten 10 dakika sonra Diyarbakır'ın malzemecilerinin,
O zaman Beşiktaş'ta forma giyen Okan Buruk'u tartakladıklarını gördüğümüzü,
Tribünün ön tarafındaki arkadaşlardan birinin gaza gelerek davulun sıkma çubuğunu sahaya fırlattığını,
Sırf bu yüzden 1 maç saha kapama aldığımızı,
Sonra yine Van'daki depremden dolayı,
Bir maçın sonunda "Van üşümesin" sloganıyla,
Bütün atkı, kaşkollarımızı sahaya attığımızı,
Bundan dolayı da saha kapama cezasıyla karşı karşıya kaldığımızı,
Yine bir Galatasaray maçında Eboue'nin sonu ırkçılık suçlamasıyla biten,
Bütün bir maç boyunca bütün stadı çıldırttığını,
Hakemin seyirci kaldığını,
Locadaki insanların bile sahaya atlamak isteyen görüntüler verdiğini,
Bu arada da bütün bunlar olurken, Beşiktaş yönetimlerinin ne yaptığını,
Sıraladım durdum.
O zamanki muhalefet tavrın, "Fenerbahçemiz" kelamıyla sertleştiğini
Sanal alemde başlayıp, tribünde biten kışkırtmaların, tribüne cezayla döndüğünü,
Anlattım durdum.
Daha anlatırdım da,
Muhalefet yapanların iktidar olup da,
Yapılanlardan dolayı taraftardan şikayetçi tavırlar aldığı,
Gazetelere sayfa sayfa 'taraftar yüzünden' diye başlayan cümleler kurulduğu aklıma gelince susuverdim.
Beşiktaş'ı bilmeyenlerin, Beşiktaş'la yaşayanlara üstten ve dayatmacı baktığı aklıma geldiğinden, midem daha fazlasını kaldıramadı.
Sonra çok ısrar ettiler.
2004'te Beşiktaş Dergisi'ne konu ve konuk olmuş,
Moymulspor'un olduğu mahalleye gittik.
Moymul, boynu alacalı bir kartal çeşidi.
Ve formalarında kartal amblemi var.
Ve renkleri siyah-beyaz.
Sebeb-i ziyaretimiz ondan
Takımın başında İzzet Hoca var.
Kenan'larla Fikret'lerle, kaptan Rıza'larla karşılıklı forma terletmişler.
Muhabbet, sohbet…
Mahallenin çoğu Beşiktaşlı.
Beşiktaş Spor Okulu istiyorlar Tavşanlı'ya
"Fener'in var bizim niye yok?" diyorlar.
Sahibi oldukları araziyi bağışlayarak o alana ilkokul yaptırmışlar.
O kadar da mütevazı ve bonkörler
Şu anda Birinci Amatör'deler.
Ne diyeyim yolları açık olsun.
Tam kapıdan çıkıyorken genç bir kardeşimiz "Galatasaray maçı ne olur?" dedi.
Ben de "Gol yer miyiz bilmem ama 2 tane atarız" dedim.
Hani bunu da orta yere bırakayım da!!!
Yazıyı özetlersek,
Beşiktaş Anadolu'dan çok daha güzel gözüküyor.
Saf, temiz, pazarlıksız ve kül elenmemiş.
Camiama hürmetle.
Kadro darlığı değil
Nefes darlığı hocam
Vitor Pereira zar-zor kazandıkları Başakşehir maçından sonra,
"Kadromuz dar, ama elimizden geleni yapıyoruz" demiş,
Komedi mi yapıyor, siyaset mi çözemedim.
Yoksa dili mi sürçtü ne?
Nefes darlığı diyecekken, kadro darlığı falan!
'Hem sonra oynadığın takımların kadro genişliği ne ki?' diye sormazlar mı adama.
Voleybol oynasalar sonucu 1-0 bitecek maçlardan sonra bile böyle yorumlar yapmak,
Kılıf aramaktan öteye geçmez.
Bilgisine.
16 değil Yasin 32!
Galatasaraylı oyuncu Yasin Öztekin,
Islıklar ve protestolar arasında eledikleri Astana maçından sonra,
"Son 16 takım arasına kaldık" gibi bir cümle kurmuş.
Birilerinin bu genç arkadaşımıza gruplardan sonra 32 takım olduğunu hatırlatmalı.
Zira yanlış bilgi hedefte sapma yapar!!!
Futbol topu mu kılıf mı hocam?
Mustafa Denizli "Beşiktaş maçında hakemler bizi ince ince kıydı" demiş.
Eğer Mustafa Hoca, Şansal Bey'le yaptığı programlarda,
Maç yorumlarını bu minvalde yapıyorduysa,
Vah o programları seyredenlere,
Biz de bu ülkede futbol niye ilerlemiyor diye düşünüp duruyoruz ha bire.
Spor mağazaları, futbol satacağına kılıf satsınlar daha iyi.
Sayın Denizli ya bundan sonraki maçlara zemin hazırlıyor
Ya da hala "Ben neredeyim?" in şaşkınlığı içinde.
Yoksa her hangi bir hoca böyle bir maçtan sonra
Muslera'yı yanına çağırır,
"Sana futbol kamuoyunun önünde teşekkür ediyorum, bizi büyük bir hezimetten kurtardın" diye yanaklarından öperdi.
Maalesef kendisini bu lige hazır göremedik.
Saygıyla.