Sabahleyin işe gelmek için yola çıktığımda
Köprüden sonra ilk çıkış olan Beşiktaş sapağı
Kilit konumundaydı.
Millet sağdan soldan isyan bayrağını açtığında
Ben de bindiğim araban Beşiktaş bayrağını fora ettim.
Biliyordum ki
Beşiktaş yolu üzerindeki bu yoğunluk
Akşam 8’de oynanacak maçtan kaynaklanıyordu.
Türkiye’nin bütün şehirlerinden
Avrupa’da birçok ülkeden
İstanbul’a giriş yapan binlerce taraftar
Beşiktaş semtine akın etmişti.
Taraftarları taşıyan otobüsler
Dağ kervanı gibi arka arkaya dizildiklerinde
Yollar Kapadokya balonları gibi şişmişti.
Dükkâna geldiğimde bile saat 12’de masaya kurulan insanlar vardı.
Anlayacağınız İstanbul, sabahtan başlamıştı maçı yaşamaya.
Tribünler görsel şov hazırlamış, üstüne düşeni yapmış
2007’deki maçı tekrarlayabilmenin peşine düşmüştü.
***
Beşiktaş heyecanlı, Liverpool temkinli başlamıştı maça.
Bilic yerinde duramıyordu da
Brendan Rodgers’ı kameralar göstermemişti bile.
Taraftar devamlı ıslık
Liverpool ise vakit çalıyordu.
Balotelli sağa sola tekme atmaya başlayınca suratının ortasına yiyiverdi sarıyı.
Sonra Cenk’in eldivenlerini gördüm.
O eldivenler bir sağdan bir de soldan iki nefis top çıkardı.
Ben, Bilic’in yerinde olsam devre arası taktiğinde Balotelli’nin ikinci sarısı üzerine oyun kurardım.
***
İkinci yarının başında tam 5 dakika sahadan çıkamadı Liverpool.
İnanılmaz yardımlaşma, amansız pres, üç adet de kaleyi bulan şut.
Ama aralara bırakılması gereken 2 tane topa daha çok ihtiyacımız vardı.
Sonra şöyle bir baktım da
Hırsızlık masası stada gelse
Liverpoollu bütün oyuncuları, “Vakit çalmaktan” şubeye götürürdü, inanın.
Bu kadar aciz kaldıkları bir maç daha yoktur herhalde.
Tolgay oyuna girip de 40 metreden topa vurduğunda
5 dakika sonra atacağı golün sinyalini vermişti zaten.
Top soluna öyle bir oturmuştu ki
O topa ihanet etmek yakışmazdı Tolgay’a.
Kalede ne kadar örümcek ağı varsa aldı Tolgay.
Sonra futboldan çok bir satranç maçına tanık olduk.
Gerçi hamleler hep bizden geliyordu ya!
Son dakikaya geldiğimizde Demba’nın altı pastan vurup da direkten dönen topu gol olsaydı eğer
Siz bunları okurken biz hâlâ gol diye bağırıyor olacaktık.
Ve maç uzadı.
***
Uzadıkça uzadı hem de…
Akıp giden zamanın içinde kaybolmuştuk.
Bir heyecan kasırgası ki sormayın.
Maçı penaltılara taşımaktan başka çaresi olmayan bir Liverpool izledik bu bölümde.
Ve futbolun adaletini arayan yüreklerle penaltılara odaklandık.
Ve ilahi adalet en başköşede bize iki elini uzatmıştı bile.