Her kulüp yönetimi ve başkanı işbaşı yaptığında;
Gerek kurmak istediği sistem adına...
Gerek idealleri uğruna...
Gerek taraftara kendini hissetirmek amacıyla 'Transfer' yaparlar.
Kimileri, yıldız futbolcuya yönelir;
Kıyarlar paraya...
100'lerce insan havaalanına koşar.
Futbolcunun gelişi davul zurnayla olur da...
Gidişinde poposuna bir teneke bağlamadıkları kalır...
Kimileri maneviyatçı davranır:
"Gençlere yöneleceğiz, altyapıya önem vereceğiz" derler.
Bırakın 'Altyapıyı',
Yapının altında fareler cirit atar, haberleri yoktur.
Kimileri vaatle gelir:
Futbolun içinden değildirler.
Nereye çeksen oraya gidecekken;
Menajerlerin eline düşerler.
Aylar, günler su gibidir.
Piyasayı öğrenmelerine az kalmıştır ama...
Maalesef tribünlerin tahammülü bitmiştir.
Kimileri teknik direktörlerin elinde oyuncak olur.
Hoca kimi derse onu alırlar.
Bir dediğini iki etmezler hocanın.
Cicim ayları biter...
Aldıkları topçu, topa vuramaz.
"Bu ne diye" hesap sormaya kalkarlar.
Cevap veremez hoca. İstifa eder.
Ve masadaki hesap yine onlara kalır.
Bana göre, her başkan ve yönetimi;
Her şeyden önce "Kendi sistemini" kurmalıdır.
Risk alacaksa idealleri uğruna risk almalıdır.
Sağa sola bakarak model belirlememeli;
Kendi taraftar yapısına ve geleneklerine göre hareket etmelidir.
Yoksa gün gelir;
Fil kaleyi alır.
Nasıl bir başkan modeli
Camiaların başına gelen başkanlar;
Seçimden önce
Şampiyonluk sözü vermese...
"Yıldız futbolcu alacağım" demese...
"Ekonomik olarak uçusa geçeceğiz" demese...
"Türkiye Ligi'ni geçtik hedefimiz Şampiyonlar Ligi" demese...
Ve oyların hepsini bunları söyledikten sonra alsa...
Dese ki,
"Her sene şampiyon olacağız diye bir kural yok.
'Çıkıp mücadelemizi eder topumuzu oynarız..."
Dese ki,
"Altyapı ve özkaynak düzenine döneceğiz.
Federasyonlar bunu yasa haline getiremiyor ama...
İlk 11'mizde daima 20 yaş altı 2 oyuncu olacak..."
Dese ki,
"Hep para ver demekle olmaz.
Siz de vereceksiniz!
Bir işin olmasını istiyorsanız hep beraber paylaşacağız..."
Ve dese ki,
"Ancak size iki sene sonra bazı sözler verebilirim.
Ama o güne kadar çok çalışmamız lazım."
Ve bu dediklerini bir bir yapsa
İnanın mezarda yatanlar aşka gelirler
Bırakın aşkı,
Kalkarlar her
hafta maça bile gelirler.
6222
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın başına gelenleri biliyorsunuz.
Kask takmalar...
Motosikletle çapkınlık yapmaya gitmeler...
Ve tabii ki yakalanmalar...
Giydiği ayakkabıdan kendini ele verdi, iyi mi!...
Bir aşk filminin başrol oyuncusu gibi...
Normal şartlarda ülkenin ayağa kalması lazım...
Kıpırdamadılar bile.
Olayı İngiltere gazeteleri sürüklemeye çalıştı.
Fransa'da tık yok.
Düşünsenize bizim ülkede bir devlet adamının;
Bırakın devlet adamını...
Üst düzey bir bürokratın bunlarını yaşayabildiğini!
Açıkçası ben düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü:
Örflerimiz, geleneklerimiz...
Kültürlerimiz, tarihimiz...
Değer yargılarımız...
Ve algılarımız çok farklı...
O yüzdendir ki,
6222 nolu yasa bir daha gözden geçirilmeli...
Türk insanının ekonomisinden tutun da...
Geleneklerine kadar her şeyi incelenerek araştırma yapılmalı.
Bildiğini iddia edenlerle değil, bu işin içinde yaşanlarla sentez yapılmalıdır.