Bir sezonun emeklerinin taçlandırılacağı maçlar bunlar. Kolay değil. Elbette stres ve gerilim olacak, elbette 'Acabaların' zihin bulanıklığı, ayakları titretecek. Buna rağmen Beşiktaş dün bu sezonki en sakin başlangıçlarından birini yaptı. Ne Şenol Güneş'in ne de oyuncuların yüzünde o 'Gerilim ifadesini' göremedik. Bakışlardaki kaygıların yerine, 'Güven' dolu bir özbenlik ışığı vardı.
Bu atmosferde başlayan maçta Aboubakar-Oğuzhan işbirliğiyle gelen gol, aslında kafaların ne kadar 'Sağlıklı ve doğru düşünce üretip, uygulayacak' berraklıkta olduğunu da gösteriyordu.
Ardından Kasımpaşa'nın Eduok ile bulduğu şok gole rağmen Beşiktaş'ta bir zihin dağınıklığı olmadı. Bu golde hakem Serkan Çınar'ın sırtıyla yaptığı asist, talihsizlikti.
Şanssızlıklar bununla da kalmadı, üst üste kaçan net fırsatlar, direkten sekip dışarı giden şutlara rağmen 'İnanmış çocukların' şanssızlığı da yenme kararlılığına şahit olduk.
Hakem Serkan Çınar'ın penaltı düdüğü çaldığı pozisyonun 30 saniye öncesinde Kasımpaşa ceza sahasında aynı şekilde açık kola gelen bir top vardı. Ama Çınar o topta 'Vuran da, elle çelen de Kasımpaşalı' diye penaltı vermezken, Adrionu'nun ortasında top ele gidince verdi. Biz de futbol bilgimizi güncelledik. Demek ki elle oynamanın penaltı olabilmesi için, topa rakip oyuncunun vurması gerekiyor(!)
Quaresma'nın golüyle yeniden öne geçen Beşiktaş bu defa işi sağlama almak için daha da heveslendi.
Üçüncü golde 'Lider ağırlığı'nın ne olduğunu izledik. Oğuzhan'ın topuğu, Aboubakar'ın kepçeleme aşırtması ve Talisca'nın sol ayak dışıyla yaptığı plase… Bu golü ayakta alkışlayan Şenol Güneş'in yüzünde, 'Bir kaza kurşununa kurban gitme' endişesinin tamamen yok olduğunu gördük.
Başta da söylediğim gibi dün Beşiktaş adına herkes iyiydi. Ama Quaresma, Oğuzhan, Aboubakar ve Tolgay gibi ekstra iyiler de vardı. Bu galibiyet, Trabzon'da sahaya çıkacak Başakşehir'in işini daha da zorlaştıracaktır. Şampiyonluk Güneş'i bu gece doğabilir.