Geçen sezon çoğunluğu zorunluluktan doğan genç ağırlıklı bir kadro olduğu için taraftar baskısından uzak kalan ve keyif veren bir takımdı Trabzonspor. Bol gol, direkten dönen top rekoru, aksiyon dolu maçlara imza attılar sezon boyu. Şimdi durum farklı, beklenti büyük. Ancak bazı sorunlara rağmen şimdilik durum farklı değil: Futbolseverler için bordo-mavililerin maçlarını izlemek yine eğlenceli olacak sanki. Kasımpaşa karşısında da bol pozisyon, goller, heyecan, ne ararsan vardı.
Geçen sezonu zayıf kulübe nedeniyle hamle gücü neredeyse yoktu, dünse Kasımpaşa karşısına -birisi UEFA Avrupa Ligi, diğeri hazırlık maçlarının en kötüsü olan ikilisi Obi Mikel ve Campi dahil- 4 rotasyonla çıktı Ünal Karaman. Hücum hattı her zamanki gibi, üretken, sürekli arayıştaydı ama savunma yine sorun. Defansın göbeğinde, belki de antrenmanlarda bile sadece birkaç kez birlikte oynayan Campi-Fernandez sahadaydı, ama bu ikilinin zaman zaman zorlanması, onların bireysel hatalarından değil, takım savunması kaynaklıydı, özellikle de orta alandaki yetersizlikten. Obi Mikel halen bekleniyor, bu haliyle A. Parmak’ı kesmesi çok zor olacak! Sosa ve Nwakaeme ise geçen Perşembe (S. Prag maçı) faydalı işler yapıp çok yoruldular ve akılları belki de bu Perşembe’de (AEK).. Bu maça bir türlü konsantre olamadılar. Ve bir de saman alevi gibi dolaşan Yusuf Sarı’nın bulunduğu orta alandaki boşluğu Hajradinovic liderliği ve Koita enerjisiyle fark yaratan Kasımpaşa çok iyi değerlendirdi, rahat geçti bu bölgeyi ancak çoğunlukla Fernandez-Campi ikilisine takıldılar.
Trabzonspor’un tartışmasız en iyi transferi Sörloth. Top ona geldiğinde hep istekli, mücadeleci, etkili çalım ve şutları var. Topla inanılmaz hızlı ama topsuz alanda çoğunlukla yavaş. Bu da hücum preste sıkıntı yaşatıyor bordo-mavililere ve silsile ta kaleci Uğurcan’a kadar uzanıyor. Avrupa maçlarının formsuz ismi Uğurcan, dünkü puanın tartışmasız mimarıydı.
Sezon başı, sıcak, yeni transferler ve bu ortamda 3-4 günde kritik maça çıkıyor Trabzonspor. Diri bir rakibe karşı mücadele etti dün, 3 puan iki tarafa da yazılabilirdi. Ama heyecan dolu, keyif veren bir maç izleten, oynamak isteyen, çok koşan, futbolu çirkinleştirmeyen iki takıma da birer puan yazılması sanırız en hakkaniyetli sonuçtu.