Çocukluğumuzda Zenith dikiş makineleri vardı. O zamanlar bugünkü gibi ne doğru dürüst tekstil fabrikamız ne de butikler bulunuyordu. Bayramdan bayrama alınan elbiselerin paçalarını ya da yırtılan pantolonlarımızı annemiz, Zenith marka makinelerde tamir ederdi.
Uzun zaman önce ligleri biten Zenit takımı da bu maça gelirken, 6-7 hazırlık karşılaşmasına çıkmıştı. F.Bahçe ise evindeki her maçta sahasını dolduran seyircisinin karşısına UEFA listesine yazılmayan banko futbolcular yerine yazılan, ancak ligde yedek olan futbolcularla çıktı. Bir de bunlara yeni transfer Tolgay’ın ısınırken sakatlanması eklendi. Son olarak, “Neden Volkan yok Harun var?” diye düşünmüş olabilirsiniz. Ama ilk yarının sonlarında Harun’un kurtardığı penaltı, hem futbolculara hem de seyircilere büyük moral oldu. Düne kadar eleştirilen ama benim beğendiğim Harun, stadı dolduran seyircilerin tezahüratlarıyla soyunma odasına gitti. Slimani’nin karambolden attığı golle ilk yarı 1-0 geride bitiren Zenit, F.Bahçe’yi Türkiye Kupası’ndan eleyen Ümraniye’den daha kötü bir durumdaydı. Bir kez doğru dürüst gelir gibi yaptılar onda da Mehmet’in istem dışı hareketiyle penaltı kazandılar. Ama gerçekçi olarak bakarsak, Sarı-Lacivertli futbolcuların hepsinde bir istek ve arzunun olduğu gözden kaçmıyordu. Ama istekli ve arzulu olmak maçı koparmaya her zaman yetmez. Dün yeterli oldu.
İkinci yarı F.Bahçe’deki hastalık dediğimiz tempo düşüşü, 60. dakikadan sonra yine görüldü. Bu düşüş, ister istemez takımın arkaya yaslanmasına sebep oldu. Rakip de F.Bahçe yarı alanında oyuna ağırlığını koydu. Ancak dediğim gibi Avrupa Kupaları ayarında bir takım olmadığı için ne pozisyona girebildiler ne de doğru dürüst pas yapabildiler. F.Bahçe orta sahası oyundan düşmediği zamanlarda rakibe üstünlük kuruyor. Ama açık söyleyeyim Moses dahil kanat adamları, böyle bir rakibe karşı şov yapmıyorsa belki Zenit’i geçerler ama sonrasında zorlanacaklarını düşünüyorum. Uzun zamandır oynamayan Valbuena’nın istekli olması da F.Bahçe açısından yeni bir transfer olarak görülebilir.
Sarı-Lacivertliler, seyircisinin büyük desteğiyle Zenit’i 1-0 yenmiş olabilir. Netice tabii ki kötü değil. Ancak önündeki 3 maç F. Bahçe için çok önemli. İç sahada Konya maçı ne kadar zorsa, soğuk havadaki Zenit mücadelesi de en az hava şartları açısından bir o kadar zor olacak. Ama açıkçası daha önemlisi Rusya deplasmanından yorgun dönecek F.Bahçe’nin Beşiktaş deplasmanındaki performansı olacak. Bu derbi, takımın ve Ersun Yanal’ın gerçek gücünü gösterecek.