Geçen haftaki F.Bahçe beraberliğinin ardından Galatasaray’ın zaten puan kaybına tahammülü yoktu. Ama maça o kadar kötü başladılar ki, sanki 5 puan önde olan Başakşehir değil, Galatasaray’dı. Kayserispor’un anlayışı basitti: Savunmaya gömülü oynayalım, kontrataklarla da fırsat kovalayalım.
Bunu da başardıklarını söyleyebiliriz. Ndiaye’nin inanılmaz hatası sonrası, 1-0 öne geçtiler.
Ama futbolda dengeler hemen değişir. Diagne’nin dönen toptaki fırsatçılığıyla maça denge geldi.
1-1’den sonra Sapunaru karşı karşıya atabilseydi, bambaşka bir senaryo izlenebilirdi. Bu tehlikenin sonrasında da Kayseri’nin 2 net pozisyonu var. Ama yakaladıklarınızı kaçırırsanız, Galatasaray gibi bir rakip karşısında fazla şansınız kalmaz. Tiago’nun sarı kartı olmasına rağmen ceza sahası içinde topu elle oynaması, hem penaltıya hem de kırmızı karta sebep oldu.
Galatasaray, çok kötü başladığı maçta adeta maden buldu. Tiago’nun atılmasından sonra Nagatomo’nun farkı 2’ye çıkarması, bir anlamda maçı ilk 45 dakika içinde bitirdi.
Galatasaray defansına karşı soğukkanlı tek pas yapıldığında Sarı-Kırmızılılar inanılmaz hatalar yapıyor. Burada da kabahat savunma hattında değil, orta sahada... Orta alandakiler, bütün yükü defansa bırakırsa, pozisyon da verirsiniz. İkinci yarıda Kayserispor adına sayıca eksilmelerinden başka hiçbir farklılık yoktu.
Yine savunmada kaldılar ve kontratak beklediler. Eksik kalmalarına rağmen yine Galatasaray kalesinde pozisyon buldular. Herkes ikinci yarıda Galatasaray’ın farkı artırmasını bekliyordu.
Ancak kötü futbol devam etti. Galatasaray 3-1 kazandı ama skor kimseyi yanıltmasın. Gününde bir rakip karşısında büyük sıkıntılar yaşayabilirler.
Her şeye ragmen sonuç olarak Galatasaray, maç fazlasıyla Başakşehir’le arasındaki farkı 2 puana indirdi.
Kötü oynarken de kazanabilmek, şampiyonluk yarışındaki takımların en büyük artısıdır. Galatasaray, bu özelliğe sahip olduğunu gösterdi ve yarışı bırakmadı.