Akhisar geçen sezon F.Bahçe’yi hem şampiyonluktan hem Türkiye Kupası’ndan eden takım. Tıpkı Süper Kupa’yı G.Saray’ın elinden aldığı gibi... Bu sezona iyi başlayamadılar. Konuk takım G.Saray ise hem ligde hem de Şampiyonlar Ligi’nde farklı galibiyetlerle Akhisar’a gelmişti.
Ancak Lokomotiv Moskova’ya 3 gol atmaları sanki bu maçı küçük görmelerine neden olmuş gibi geldi bana. Oyunun başındaki röveşatayı Muslera kurtarırken, Ozan’ın kendi kalesine attığı gol, ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. VAR hem Ozan’ı hem Galatasaray’ı ilk yarıda kurtardı.
Daha sonrasında orta sahada topa hakim olan G.Saray olmasına rağmen, pozisyonlara giren taraf genellikle ev sahibi oluyordu. Manu’nun gol pozisyonundaki vuruşu kötü olmasaydı, G.Saray ilk yarıda havlu atabilirdi. Nagatomo, sol kanadı iyi kullandı ama sağda Mariano aynı derecede etkili değildi.
Emre’nin oyun kurucu olmasına rağmen girmiş olduğu birkaç pozisyonu tamamlayamayışını biraz yorgunluğuna bağlıyorum.
Kanat adamları Rodrigues ve Onyekuru’nun bu tür maçlarda rakibe karşı daha patlayıcı olması gerekirken nedense ilk yarı boyunca Sinan’la birlikte istenilen performanstan uzaktılar.
Onyekuru ve Sinan dönüşümlü olarak forvete geçti ama ikisi de etkisiz kaldı.
Serdar’a yapılan penaltı hakem tarafından iyi süzüldü.
Emre ve Fernando varken Rodrigues’e son haftalarda gol attığı için penaltı kullandırmak riskti ve vuruş kaçtı.
İkinci yarıda ise ibre tamamen Akhisar lehine döndü. Galatasaray savunması ve kaleci Muslera inanılmaz hatalar yaptı.
Lokomotiv Moskova karşısında 3-0 kazanan kadronun bozulması hataydı.
Eğer Avrupa yorgunluğundan bahsedilecekse, Akhisar’ın perşembe günü oynadığını hatırlatalım.
Yani Galatasaray’dan daha sonra...
Bu yenilgi sonrasında Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin önemi daha da arttı. Bir pozisyona da takıldım.
Muslera kaptandı. İtirazda orta sahaya kadar geldiği için sarı kart gördü. Yani kaleciyi kaptan yapan takımlar, onun ceza sahasından çıkamamasını göze almak zorunda!