Amasya’ya 25 km uzaklıkta bulunan 24 Temmuz 2019 tarihinde başlayan Oluz Höyük arkeolojik kazılarının bu yıl 13. dönem çalışmaları devam ediyor. Çalışmalara 5 farklı üniversiteden 5 akademisyen, 3 arkeolog, 15 stajyer arkeoloji ve mimari restorasyon öğrencisi katıldı.
Kazı çalışmaları eylül başına kadar devam edecek. 13 dönemlik Oluz Höyük arkeolojik kazılarda yaklaşık 10 tane yerleşip belirlendi. Bu 10 yerleşimin hepsi üst üste bir höyük oluşumu içerisinde. Milattan önce 4 bin 500’lü yıllardan Anadolu genç kalkolatik çağlarından milattan önce 100 yıllarına kadar, Helenistlik yılların sonlarına kadar kesintisiz bir yerleşim görülüyor.
Kazı Başkanı İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Oluz Höyük’te Anadolu arkeolojisi için göze çarpan önemli gelişmeler var, bunların başında Pers dönemi kazıları geliyor. Son 4 yıllık çalışmalarımız Pers dönemi mimari tabaklarında ve katmanlarında devam etti ve bu kazı çalışmalarında anıtsal bir yol ve bu yolun ulaştığı bir ateşgede bir kutsal alan ve yine bununla bağlantılı bir sütunlu salon açığa çıkarıldı. Bu yol ateşgede ve sütunlu yola birlikte bakıldığında, bir tasarım temelinde bakıldığında Anadolu demir çağ arkeolojisinde Pers döneminin ilk defa bu kadar detaylı bir şekilde, bu kadar tasarım temelli bir şekilde Oluz Höyük’te açığa çıkarıldığını görüyoruz. Persler burada milattan önce 450 yıllarında yani günümüzden 2 bin 500 yıl önce bir yerleşme kurdukları zaman bölgenin hakim dini eski yunan paganizmi, Amisos’un arka bahçesinde yer alan Amasya’daki bu Oluz Höyük’te muhtemelen eski yunan dinine ait bir takım etkiler, tesirler vardı ama Perslerin buraya gelişi ile muhtemelen ondan önce de Med’ler geldi. Burada yeni bir dinin tesis edildiğini görüyoruz. Bununla birlikte ateşgede odaklı mimari bir yapılanma görüyoruz. Bu sene ki çalışmalarımız ateşgedenin batısında ki alanda devam etti. Geçen sene açığa çıkarmaya başladığımız ve sütunlu salon olarak adlandırdığımız bir yapı var. Bu yapı şu an için 6 tane taş sütun kaidesinden oluşuyor. Büyük ihtimalle bunlar çatısını ahşap dikmeler tamamlıyordu. Ateşgedenin hemen 1 metre batısındaki bu yapının biz şuan fonksiyonunu öğrenmeye çalışıyoruz. Ne amaçla ateşgedeye bu kadar yakın imal edilmişti, inşa edilmişti. Şu an ki çalışmalarımız bu sorunu çözmeye yönelik. Buranın bir Posta istasyonu, posta yapısı olması noktasında Anadolu’ya posta sistemini ilk getiren uygarlık Persler. Persler, Yunanistan’dan Orta Asya’ya kadar, Mısır’a kadar büyük bir imparatorluk kurmuşlardı ve bu imparatorluğu valilerle yönetiyorlardı. Bu sistemde de özellikle Başkentleri Susa ve Persopolis’te diğer merkezlerine doğru haberler ve istihbaratlar gitmeliydi ve hızlı bir şekilde gitmeliydi. Bunu tesis etmek için de bütün imparatorluk coğrafyasında yol sistemleri kurmuşlardı. Bunlardan en önemlisi Susa’yı Sardes’e yani Manisa’ya bağlayan kral yoluydu ve bu kral yolu üzerinde de 4 fersahta bir posta istasyonları, aktarma istasyonları bulunuyordu. Buna Persler çaparhane diyorlardı bu posta istasyonlarına. Elçilere de mesajları, haberleri postada taşıyan elçilere de çapar diyorlardı. Her çaparhanede hazır görevliler çaparlar bekliyorlardı. Hazır dinlenmiş atlar bekliyordu. Atlar ya da çaparlar yorulduğu zaman mesaj hiç durmadan kışın karda, yağmurda, gece gündüz mesaj hiç durmadan bu çaparlar ve hızlı atlar sayesinde ilerliyordu. Bunların dinlendiği değiştiği noktalardan biri de kral yolu üzerinde ki Oluz Höyük’teki bu sütunlu salon olabileceğini düşünüyoruz. Bu noktada da çünkü bu tür yapılarında ibadethane yanında olması, tapınaklar yanında olması olası bir durum oluşturuyor” dedi.
Amasya’daki Oluz Höyük arkeolojik kazı çalışmaları eylül başına kadar devam edecek.