Kutsal kitaplarda da varlığından söz edilen Nuh´un Gemisi, kimilerine göre bir efsane kimilerine göre gerçekliği kanıtlanmayı bekleyen bir olgu. Nuh´un Gemisi´ni ilk kez Harita Yüzbaşı İlhan Durupınar, 11 Eylül 1959 yılında Harita Genel Müdürlüğünde Doğubeyazıt haritası üzerinde çalışırken keşfetti.
Bu keşfin ulusal gazete ve dergilerde yayımlanmasından 9 ay sonra askeri yönetimden gerekli izinleri alan dünyanın en önemli fotogrametri ve yer bilimcisi Ohio Üniversitesinden Prof. Dr. Arthur Brandenberger ile Washington Arkeolojik Araştırmalar Enstitüsünden Dr. George Vandeman, İsveçli bir gazeteci ile Avrupalı 3 iş insanı, Kiliseler Birliği´nin finans desteğiyle Nuh´un Gemisi´ni incelemek için Doğubeyazıt´a geldi.
Heyet ve onlara başkanlık eden Durupınar, yaptıkları inceleme sırasında köylülerden, ekip biçtikleri bir tarlayken 1945 yılında bir toprak kayması sonucu bu şeklin ortaya çıktığını öğrendi.
Heyet, günler süren çalışmanın sonunda 8 sayfalık bir rapor hazırladı ancak Durupınar´a yarım sayfalık "uyduruk" bir rapor verildi. Gemiden alınan parçaların laboratuvar sonuçları ise bir sır olarak kaldı.
Disneyland´ı 1955´te California´da hayata geçiren Walt Disney de bu keşiften etkilenenler arasındaydı. Farklı bir tema park için rotasını Doğubeyazıt´a çeviren Disney, Durupınar´a gönderdiği mektubunda bu bölgeye 50 milyon dolar değerinde yatırım yapmak istediğini belirtti.
Disney, mektubunda "Nuh Peygamber, bütün dinlerin kabul ettiği bir peygamber. Ülkeniz bütün insanlığın ziyaret merkezi olur." diyordu.
Fakat o tarihlerde Türkiye´nin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum nedeniyle Disney´in hayali gerçekleşemedi.
Nuh´un Gemisi´nin ilk fotoğrafını çekme ve dünya kamuoyu ile paylaşma şerefi ise dünyaca ünlü foto muhabiri Ara Güler´e nasip oldu. Erzurum´daki 3. Ordu Komutanlığından kendisine tahsis edilen askeri uçakla gökyüzünden Nuh´un Gemisi´ni çeken Güler o anı yıllar sonra, "Eğer bu, Nuh´un Gemisi´nin izi ise bu aşağıda Allah´ı görmek gibi bir şeydir." diyerek tanımladı.
İlk bilimsel araştırma, keşfedilişinden 26 yıl sonra Erzurum Atatürk Üniversitesinden Dr. Salih Bayraktutan ile Amerika´nın en büyük yer ve uzay bilimleri araştırma merkezi olan California Üniversitesi bünyesindeki "Los Alamos Ulusal Laboratuvarı"ndan bilim insanları tarafından ortaklaşa yapıldı.
Başbakanlık desteğiyle gerçekleştirilen bu çalışma sonucunda, yer altı radar görüntülerinde "gemi gövdesi" ilk kez tespit edildi ve 80 sayfalık bilimsel rapor hazırlandı.
Raporda, "Yer altında bulunan bu gövde için ´Gemi gövdesi değildir.´ denilemeyecek bulgular elde ettik. Bu yer altındaki kütlenin gemi olma ihtimali yüksektir. Kış gelmeden derinlemesine arkeolojik kazı çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir." denildi.
Hazırlanan raporun ardından daha detaylı çalışmalar yapılmasa da kutsal kitaplardaki ölçülere birebir uyan gemi izinin bulunduğu alan, Bayraktutan´ın girişimiyle 1. derece SİT alanı ilan edildi.
Nuh´un Gemisi´nin şekilsel varlığı, üzerinde çok fazla araştırma yapılmasa da aradan geçen yıllara rağmen merak uyandırmaya devam etti.
Bu gizemin peşinden gidenlerden biri de belgeselci Cem Sertesen oldu. Başka bir belgesel çekimi için gittiği Doğubeyazıt´ta Nuh´un Gemisi´ni ilk kez 10 Ağustos 1995´te gören Sertesen, yapacağı belgeselin fitilini o gün ateşledi.
İlhan Durupınar, Ara Güler, Muazzez İlmiye Çığ ile röportajlar yapan Sertesen´in bu belgeseli izleyiciyle buluşturması 22 yılını aldı. Belgesel, 2017 yılında 9. TRT Belgesel Ödülleri´nde 750 film arasında en iyi on film arasına girme başarısını gösterdi.
Belgeselin merak uyandıran hikayesini Ağrı İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erkan Kösedağ ile kaleme alan Sertesen, "Nuh´un Gemisi Asrın Keşfi" kitabını okuyucuyla buluşturdu.
Bu kitabın ardından bilimsel raporların ve makalelerin de yer aldığı "Hepimiz Aynı Gemideydik" adlı kitap raflardaki yerini aldı. Sertesen´in belgeseli ile kitapları, bölgeye dikkatleri yeniden çekti.
Cem Sertesen, bilimsel çalışmalar ışığında yapımına devam ettiği "Nuh´un Gemisi-2" belgeselinin en önemli bölümünü oluşturan araştırmanın görüntülerini AA ile paylaştı.
Amerikalı bilgisayar mühendisi ve arkeolog Andrew Jones, henüz 17 yaşında üniversite öğrencisiyken izini sürmeye başladığı Nuh´un Gemisi´nin 3 boyutlu görüntüsünü, Yeni Zelandalı jeofizikçi, coğrafyacı akademisyen ve aynı zamanda yer altı görüntüleme uzmanı olan John Larsen ile kayıt altına almayı başardı.
2014 yılında iki hafta süren ölçümlerin ardından 3 yılda tamamlanan araştırma ile yer altındaki gemi gövdesi 3 boyutlu tespit edildi.
Bu çalışmayı bağımsız olarak yürüten bilim insanları, elde ettikleri verileri ve görüntüleri, ikinci belgeselinde kullanması için Sertesen´e verdi.
Jones, belgesel için verdiği röportajında, 2014 yılında bölgeye Yeni Zelanda ve ABD´den bir ekip olarak geldiklerini, Nuh´un Gemisi izinin altında ne olduğunu göstermek için elektrik akımı kullanan bir cihazla alanı taradıklarını söyledi.
Birkaç yıl sonra görüntüleri işledikten sonra bu 3 boyutlu görüntünün ortaya çıktığını anlatan Jones, şunları aktardı:
"Bu görüntü Nuh´un Gemisi´nin yer altında bulunan görüntüsünün gerçek verileridir. Bu görüntüler ne sahtedir ne de bir simülasyondur. Bu görüntü toprağın altında gömülü olan geminin tamamını gösteren gerçek veridir.
Konunun uzmanı her bilim insanı bu çalışmayı yapabilir ve bizim ulaştığımız bu sonuca ulaşabilir. Bu yapı evet bir gemi, ama Nuh´un Gemisi diyebilmek için daha erken. Çok kapsamlı çalışmalar yapmalıyız. Bu da ancak, üniversitelerin ve Türk devletinin desteği ile olabilir."
Sertesen, son bilimsel çalışmaya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amerikalı ve Yeni Zelandalı bilim insanlarının üç yıllık çalışmanın ardından o izin, yer altındaki fotoğrafını ortaya çıkardığını söyledi.
Yabancıların Nuh´un Gemisi´ne çok değer verdiğini dile getiren Sertesen, sözlerine şöyle devam etti:
"Bilim insanları, 150 metre uzunluğunda 50 metre genişliğindeki izin üzerine karış karış yerleştirdikleri kablolarla, yer altına elektrik sinyalleri göndererek on binlerce veri topladı. Sonuçta yer altındaki 3 boyutlu görüntü ortaya çıktı. Bilim insanları bu çalışmayı, bilim çevresini harekete geçirmek için yaptı."
Nuh Tufanı´nın henüz yaşının bulunamadığını hatırlatan Sertesen, jeofizikçilerin "O bölgede (Nuh´un Gemisi) yapılacak araştırmada, biyopsi gibi parçalar alınarak tohumların, bitkilerin yaşının tespitinin yapılması" yönünde açıklamalarda bulunduklarını anlattı.
Sertesen, sözlerine şöyle devam etti:
"Nuh´un Gemisi´nin içini çok merak ediyorum. Yer altındaki gemi görüntüsünün içinde neler var? Çünkü bilim insanları geminin üç katını tespit ettiklerini söyledi.
Bilim insanlarının bir kısmı da ´Sakın dokunulmasın, bölgede heyelan devam ediyor.´ diyor. Öncelikle bu şeklin heyelandan korunması lazım. Çünkü şekil bozulursa, işin esprisi kalmıyor. Oraya vurulacak her kazma, her kürek, bunun kalbine saplanacak hançerdir."