Selçuk Üniversitesi (SÜ), Ankara’da Afet ve Acil Durum (AFAD) Yönetimi Başkanlığında gerçekleştirilen 2. Uluslararası KBRN Kongresine geliştirdiği 3 ayrı kimyasal ve biyolojik ajan detektörü ile katıldı. Kongrede açılan SÜ standında kimyasal ve biyolojik ajan detektörleri görücüye çıkarılırken, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin dünyada ilk olarak üretilen cihazlar hakkında katılımcılara bilgiler verdi. Türkiye’nin savunma sanayisi ile yerli ve milli üretim alanında son derece önemli bir yere sahip olan biyolojik ve kimyasal ajan detektörleri katılımcılar tarafından da ilgiyle takip edildi. Kongrede bir konuşma yapan SÜ Rektörü Şahin, Kimyasal Biyolojik Radyasyon ve Nükleer Tehlikeli Maddelerin (KBRN) tüm dünyada giderek önem arz eden bir konu olduğunu belirterek, “Tabii bu dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de konuyla ilgili çok ciddi araştırmalar ve çalışmalar başlatılmıştır. KBRN saldırı materyalleri bugün her türlü terör örgütünün ve teröristin çok rahatlıkla ulaşabileceği ve çeşitli toplumsal felaketlere neden olabilecek bir hale gelmiştir. Bu nedenle koruyucu tedbirlerin alınması büyük önem arz etmektedir” dedi.
“HEM KAPALI ALANDA HEM DE SAHADA TESPİT YAPABİLİYOR”
SÜ Rektörü Şahin, "PUHU" ismini verdikleri cihaz ile birçok kapalı ve açık alanda uzun mesafeler kapsamında tespit yapılabildiğinin altını çizerek, “Bu çerçevede Selçuk Üniversitesi de alanda çalışan sektör temsilcileri ile birlikte, kamu kuruluşlarıyla birlikte bu alanda ciddi manada ilgilenmeye başlamış ve çalışmalara ortak olmuştur. Bu çerçevede bugün 2. AFAD Uluslararası Kongresinde standımızda sergilenen 4 farklı ürün sergilenmiştir. Bunlardan en önemlisi burada gösterebileceğimiz biyolojik saldırı ürünlerinin tanınabileceği ve kayıt altına alınabileceği bir cihazdır. Dünyada bu konudaki tüm askeri standartları kapsamakta ve onlardan fazla olarak GPS sistemine sahip olmaktadır. Bu ürünün geliştirilmesinden üretim aşamasına kadar Selçuk Üniversitesi laboratuvarı ve imkanları sunulmuştur. Hem sanayi kuruluşlarıyla, hem bu ürünü başlangıçta geliştiren yabancı kuruluşlarla geliştirilen işbirliği halinde geliştirilmiş ve üretilmiştir. İsmi PUHU olarak verilmiştir. Çift başlı Selçuklu kartalını temsil etmesi anlamında. Bunun daha sonra çeşitli alanlardaki detektörleri de geliştirilecektir. Diğer geliştirilen ürün ise burada çeşitli kimyasal ajanları hem sahada, hem de sabit kapalı ortamlarda tespit edebilecek şekilde geliştirilen kimyasal detektörlerdir. Burada geliştirilen 3 farklı ürün var. Hem yakın hem uzak ultraviyole ile tanı koyabilmektedirler. Uzaktan tanı koyabilen cihazlarla 5 bin farklı kimyasal ajan tanınabilmektedir. Elimdeki bu cihazda ise yaklaşık 500 farklı kimyasal ajan tanınabilmektedir. Ve yine aynı şekilde bu ürünlerin hepsi sahada etkin ve yaygın bir biçimde kullanılabilmektedir. Ayrıca geliştirilen önemli ürünlerden bir diğeri ise hem askeri alanda hem de medikal alanda kullanılabilecek oto enjektörlerdir ki, bu oto enjektörler çok pahalı fiyatlarla ithal edilip ülkemizde kullanıma sunulmaktaydı. Çeşitli bir ambargo durumunda da ciddi manada sorunlar yaşanabilmekteydi. Bu çerçevede tamamen yerli tasarım ve kendi mühendislerimizin katkıları ile geliştirilmiş olan ürünlerdir. Bunları da en kısa sürede halkımızın ve devletimizin ihtiyacını karşılamak üzere hizmete vermiş olacağız” diye konuştu.
“GPS İLE TESPİT EDİP KAYITLAR ALABİLECEK”
Üretilen kimyasal ve biyolojik ajan detektörlerinin benzerlerinin bulunduğunu, ancak SÜ’nün geliştirdiği bu detektörlerin hepsinden farklı olduğunu ve birçok önemli özelliğinin olduğunu vurgulayan Rektör Şahin, “Bunun benzerleri vara ama benzerlerinden çok daha farklı özellikleri var. GPS ile sürekli bulunduğu lokasyonu tespit ederek kayıtlar alabilmektedir. İHA’lara monte edilebilmektedir. Çoğu zaman uzun süre veri saklayabilmektedir ve her hava şartında çalışabilmektedir. Bu cihazların benzerlerinden en önemli özellikleri bunlardır. Bu açıdan da özellik olarak ilktir tabii bunu belirtmekte yarar var. Bunlar biyolojik saldırıların yapıldığı, geniş kitlesel toplantıların olduğu gerek açık alanlarda, gerekse hava alanları gibi, tren istasyonları gibi kalabalık alanlarda, işte kongre salonlarında kullanılabilecektir. Önceden alan kontrolü yapılabilmesi için alana bu cihazlar getirilerek herhangi bir biyolojik ajan var mı, herhangi bir kimyasal ajan var mı onlar tespit edilmektedir ve daha sonra da güvenli bir biçimde orada toplantıların yapılması sağlanmaktadır. Tabii ki toplantı esnasında da ortaya çıkabilecek saldırılarda erken uyarı alınması ve gerekli tedbirlerin alınması için önemli bir fırsat verecektir. Tabii bu, ortamdaki havayı alarak tespit yapıyor. Hava içerisinde biyolojik serpinti var mı, kimyasal serpinti var mı bunları tespit edebiliyor. Ancak bunlar mobil cihazlara takılarak tüm alan taranmakta ve çok uzun mesafeli alanlarda da kayıt alınabilmektedir. Aldığı kayıtları da uzaktan merkeze analiz edilmek üzere göndermektedir” şeklinde konuştu.
“AMACIMIZ ÜLKEMİZİN VE İNSANLARIMIZIN KORUNMASINI SAĞLAMAK”
Amaçlarının ülke savunmasında, insanların sağlığının ve güvenliğinin korunması olduğuna değinen Rektör Şahin, “Amacımız ülke savunmasında, vatandaşlarımızın sağlığının ve güvenliğinin korunmasında hizmet edebilmektir. Bu ürünler stratejik öneme haiz ürünlerdir. Ve çoğu zaman bugüne kadar dışa bağımlıydık. Herhangi bir ambargo durumunda böylesine stratejik öneme haiz ürünleri elde etmekte zorlandığımız oluyordu. Tabii askeri alanı ayrı, medikal alanda da buna benzer sorunlar yaşanıyordu. Artık dışarıdan bilgiler alarak, kendi mühendislerimizle de süreci geliştirerek yerli ve milli ürünleri üretme yolunda önemli bir başlangıç olduğunu ifade edebilirim. Bu kapsamda da en azından ülkemiz adına dünyada bir ilki gerçekleştirmiş olduk. Çünkü bu alanda çalışan çok farklı sektör temsilcileri multidisipliner olarak üniversitemiz çatısı altında birleşmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.